Ramazan Hatıraları
3 ayları büyük sevinçle karşılamıştık. Peygamberimizin diliyle “Allah’ım! Bize Receb ve Şaban'ı mübârek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır” diye dualar etmiştik. Nasip oldu Ramazan ayını idrak ediyoruz. Geceleri teravih ile başlayan heyecanımız, sahurla devam ediyor, iftarla taçlandırıyoruz. Gün içerisinde daha dikkatliyiz. İnsanların gönüllerini kırmamak için daha hassas davranıyoruz. Daha çok iltifat etme modundayız.
Ramazan aylarında Meltem TV’de iftar ve sahur programları bir klasik haline geldi. Sahur vakti programına bizi de davet ettiler. Ali Nezir hocamızla birlikte program yapımcısı ve sunucusu Eyüp Kabil ile sohbetimiz oldu. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız ile ilgili hatıraları konuştuk. Hocamızla birlikte bir ömür geçirdik. Kendileri ile 1985 yılında tanışma fırsatım oldu. O zaman Cerrahpaşa Tıp fakültesinde 5. sınıfta okuyordum. Şimdi Prof. Dr. olan Yavuz Köker arkadaşımız, kardeşim Dr. Mesut ile Hacettepe Tıp Fakültesinde aynı sınıftalar. Yavuz bey kardeşim Mesut'a bir mektup gönderiyor. Mektubunda dünya halini, son nefesi, ölüm ve kabir halini, ahiret hayatını anlatıyor. İşte böyle bir süreç var, bu süreçte bizim doğru yolda ve düzgün olmamız lazım hem kul nezdinde hem de Hak indinde makbul olmamız lazım. Bunun da yolu Allah adamı insanlarla birlikte olmakla mümkündür diye yazıyor. Kardeşim Mesut o mektubu bana da okuttu. Benim gönlüm bu mektupta bahsi geçen şahsı aramaya başladı. Haydar Baş hocamız ile tanışma hikayemiz buradan başlar. Hocamız örnek bir insandı, fundamentalist değil, dindar; şovenist değil, Türk milliyetçisi; mandacı değil, bağımsızlık taraftarı vizyon sahibi bir bilim insanı idi. Atatürk ile dindarı, din ile bilimi yan yana getiren, Sünni Şii ve Alevi’yi tek bilek tek yürek yapan lider bir şahsiyetti.
Yıllar bu şekilde aktı geçti ve aylar 14 Nisan'ı gösterdiğinde dünyadan ayrılık vakti gelmişti. Sürekli yaptığımız bir duamız var. Ya Rabbi bizi dünyada hocamızla beraber eylediğin gibi ahirette de beraber eyle, diye sürekli dua ediyoruz.
Toplum olarak örnek insanlara ihtiyacımız var, hocamız hep bu ihtiyacın altını çizerdi.
Bir Alman’ın kendine ait bir kimliği var İngiliz’in, Amerikalının, Suudlunun, Mısırlının kendine mahsus bir kimliği var. Bir Türk insanını Amerika’ya gönderiyorsunuz, bir Amerikalı gibi oluyor, Suudi Arabistan’a gidince Suud'lu kısacası hangi ülkede kalırsa o ülkenin kültürüne bürünüyor. Bunun sebebi örnek insanlardan yoksun oluşumuzdur. İşin ilginç tarafı bizim kadar örnek insanı olan ikinci bir ülke de zor bulunur. Mustafa Kemal Atatürk örnektir, Hünkâr Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Mevlana, Haydar Baş hocamız bizim için birer örnek insandır. Bu isimlerin sayıları da arttırabilir.
Bu insanların hayatları, olaylar karşısında ortaya koydukları tavır ve davranışların bilinmesi gerekir.
Sahur vakti programında bahsettim, Haydar Baş hocamızın sofrası sürekli açıktı. Evinin avlusunda bir mutfak vardı. Bu mutfakta gece gündüz yemek bulunur ve gelen her misafire aç mısın, tok musun sormadan yemek ikram edilirdi. İftar sofraları sürekli açık olurdu. Aç doyurmak, yemek yedirmek hocamızın en önemli özelliklerinden birisi idi.
Hocamızın hayatına baktığımızda oruç ibadetinin çok ciddi bir yer tuttuğu görülür. Haydar hoca kimdir diye sorulsa mutlaka söylenecek sözlerden bir tanesi, ‘ömrünü oruçla geçiren insandır’ tespitidir. Özellikle ömrünün son yıllarında her vesileyle oruç tutardı. Mübarek 3 ayları tutar, pazartesi perşembe günlerini oruçlu geçirir, Şevval ayında, Muharrem ayında oruç tutar kısacası her vesile ile oruç tutardı. Siyasi çalışmaların en yoğun olduğu günlerde bile orucundan vazgeçmezdi. Bir keresinde yerel seçimler 3 aylara denk gelmişti çok iyi hatırlıyorum hocamız mitinglerde oruçludur, seyahatlerin de bile oruçlu olurdu. O orucu bir fırsat, bir güzellik bilirdi. Allah'a kulluk için bir burak kabul ederdi.
Bir olmak, iri olmak, diri olmak onun şiarıydı. Yüreklerin toplu vurmasını çok önemserdi. Birliği ortaya çıkaracak asgari müşterekler arardı hep. Birliği en iyi temsil eden kainattır, insan organizmasıdır. İnsanoğlunun kendi arasındaki birlik mikro plandan makro plana bir uyumu da temsil eder. Gök cisimlerinin kendi eksenlerinde hareket etmeleri birlik ve beraberliğe bir örnektir. İnsan organizmasında solunum, sindirim, dolaşım ve diğer sistemlerin eşgüdüm çalışmaları birliğe bir başka örnektir. Birlik bozulduğu zaman hastalık ve felaketler gelmiş demektir. O halde psikolojik ve sosyolojik planda bir ve beraber olmak üzere hareket edilmelidir. Özellikle İslam alemi suni gerekçelerle öyle parçalara bölünmüş ki, birbirlerini katletme sıradanlaşmıştır. Hocamız hastalığın illetini tespit etmiş çözüm de üretmiştir. Birliğin Ehl-i Beyt paydasında buluşmakla mümkün olacağını ifade etmiş ve bunun bilimsel temellerini eserler vererek kaleme almıştır.
Ramazan ayının başının rahmet, ortasının mağfiret, sonunun da cehennemden kurtuluşumuza vesile olmasını niyaz ediyorum. Ramazan hatıralarımıza bir başka yazımızda devam edeceğiz.