Redhack, Reyhanlı ve Akla Gelen Sorular
Reyhanlı saldırısı ulusal güvenliğimiz açısından enine boyuna incelenmesi gereken bir konudur. Konu açıklamalarla geçiştirilemeyecek kadar önemlidir. Suriye sınırlarının güvenliğinin kalmaması, sınıra sıfır noktasında mülteci kamplarının kurulması bu ve benzer gelişmeler saldırılar için bir davetiye niteliği taşıyordu. Ayrıca bir ton ağırlığındaki bir bombanın güpegündüz güvenlik tedbirlerinin ve istihbaratın yoğun olması gereken şehir merkezinde patlatılması da soru işaretlerini arttırdı. Üstüne üstlük hükümet kanadının birbirinden tutarsız açıklamaları iyice kafaları karıştırmıştır.
…
Son gelişmeler yenilir yutulur cinsten değil. Redhack ele geçirdiği belgelerle hükümetin saldırıyı daha önce bildiğini ancak herhangi bir önlem almadığını açıkladı. ‘Redhack’ daha önce de birçok resmi kurumun bilgisayar ağlarına girerek belge almış bir grup. Bu defa Jandarma Genel Komutanlığı bilgilerine ve evraklarına ulaşarak verileri kamuoyu ile paylaştı. Bu verilere göre hükümet bir kez daha fenersiz yakalanmıştır. Hükümetin bu kadar kritik bir konuda kendi siyasi duruşu zarar görmesin diye bir felakete göz yumması tarihi bir vebaldir.
Daha önce sayın başbakanın istihbarat ile emniyet arasında iletişimde sorun olabilir yaklaşımı çok hafif bir savunmadır. Sürecin geldiği nokta ve varacağı yerler ulusal güvenliğimiz ile ilgilidir. Hükümetin Esad’ın güçleri bunu yaptı deyip askeri cevap vermeye hazırlanması kanı kanla yıkamaya benzer. Bizim kültürümüzde çok iyi bilinir kan ancak su ile yıkanır. Yanlıştan geri dönebilmek bir fazilettir. Belgeler ve gelişmelere baktığımızda Reyhanlı’daki saldırıda hem muhalefet hem de buna göz yumanlar da sorumludur. Muhalefet kavramı cadı kazanına eştir; nereden başladığı nerede bittiği belli değildir, başı belli değildir, sonu belli değildir. Yönlendirmelere son derece açıktır. Suriye muhalefeti ile karmaşık ilişkilere sahip hükümet bir kez daha muhasebe yapmalıdır.
***
Bu gelişmeler ister istemez birçok soruyu insanın aklına getiriyor.
Reyhanlı’da patlatılan bombalar nerede hazırlandı?
Güvenlik güçleri bu saldırıyı neden engelleyemedi?
Emniyet ve istihbarat arasında ki iddia edilen iletişimsizlik var mıdır?
Bombaların asıl hedefi Suriye iken bir irade Reyhanlı’ya mı çevirmiştir?
Patlamadan önceki iki günden beri çalışmayan güvenlik kameralarının sorumlusu kimdir?
Olaydan hemen sonra neden apar topar basına sansür kondu, acaba gözden kaçırılmak istenen ne idi?
Hükümetin bu süreçte üç defa ağız değiştirmesinin sebebi nedir; önce barış sürecini engellemek isteyenler, ardından Esat’a bağlı güçler, ardından da sorumlular hukuk sürecinde belli olur denmesi ne anlama gelmektedir?
***
Bu soruları arttırmamız mümkün.
Hükümet muhalefete açıkça her türlü de lojistik destek veriyor. Yetmedi, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın katıldığı Çanakkale Kara Savaşları'nın 98. yıldönümü törenlerinde, Şehitler Abidesi'nde Suriye bayrağı yerine ÖSO bayrağı göndere çekildi. Yaptıkları uluslararası hukuka da aykırıdır. Birleşmiş milletlerin kabul etmediği bir örgütün flamasını bir devlet bayrağı olarak göndere çekmek veya bunu yapanlar hakkında hukuki işlem yapmamak er geç bir mahkeme konusu olacaktır.
Hiç unutmamak gerekir; ‘keser döner sap döner gün gelir hesap döner.’