Rusya - Ukrayna savaşında Türkiye’nin tarafsızlığının teminatı Montrö anlaşmasıdır
Montrö boğazlar sözleşmesi ile ölüden diri çıkarılmıştır. Adeta Osmanlının enkazları üzerinde Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulması gibi, harap ve bitap düşmüş bir milletten Kuvayi Milliye hareketi ortaya çıkması gibi. İşte tam da burada Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sinesinden çıkartan bu büyük milletin hayat ve medeniyet kaynaklarını iyi görmek gerekir. O halde asıl yapılması gereken, milletimizin köklerinden beslenerek hayat bulmuş lider ve örnek insanlarımızı sürekli yaşatmamızdır. Onların yolundan gitmemiz gerekiyor. Aslında bu insanların sözleri ve yaptıkları, hiçbir zaman bizleri yalnız bırakmaz, vakti geldiğinde kendilerini hatırlatırlar. İşte Ulu önderimiz Atatürk, Rusya - Ukrayna savaşı ile büyüklüğünü, liderliğini, nasıl öngörü sahibi olduğunu, ülkemizi bir felaketten nasıl kurtardığını yine gösterdi.
İstanbul ve Çanakkale boğazlarının hukuku uzun yıllar dünyanın gündeminde olmuştur. Dünya hâkimiyeti kurmak isteyen çağının süper gücü devletler, boğazlar üzerinden hedeflerine daha çabuk ulaşmak için öteden beri hesap yapmışlardır.
Birinci dünya savaşını kaybeden ancak Gazi Mustafa Kemal paşa önderliğinde yürütülen Kurtuluş savaşı ile destan yazan Türk milleti, Lozan ile varlığını ve toprak bütünlüğünü tescilledi. Mağlup ve galip statüsünde olduğumuz Lozan anlaşması yıllarında boğazlar sorunu, geçici çözüme kavuşturuldu. Lozan’da alınan karara göre başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu. Karara göre boğazların her iki yakası Türk askeri dâhil olmak üzere askersizleştirilecek ve askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti.
Çepeçevre bizim topraklarımızda olan boğazların kullanımı, yabancı ülkelerin reyine tabii idi. Uluslararası gerilimlerde ilk etkilenecek devlet biz olacaktık. Bu egemenlik haklarımızı da sınırlıyordu.
Mustafa Kemal Atatürk bu işin peşini bırakmadı. Zaman kolladı ve tam vaktinde çıkış yaparak boğazlar sorununu Montrö boğazlar sözleşmesi ile çözüme kavuşturdu. Montrö’ye göre boğazlardan geçişte Karadeniz'e sahili olmayan devletlere birçok kısıtlamalar getirildi. Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Türkiye tarafından imzalanan bu anlaşma ile Türkiye ve Rusya başta olmak üzere Karadeniz yani kuzey ve doğu bölgelerinin güvenliği yeniden düzenlendi.
Şayet Montrö anlaşması olmasaydı, Rusya - Ukrayna savaşı nedeniyle büyük bir tazyik söz konusu olacak, Türkiye tarafsızlığını korumakta son derece zorlanacaktı.
Kim bu anlaşmanın değiştirilmesini ister? Emperyalist projeleri olan ülkeler ister.
Bakın bir örnek ile konuyu biraz daha açalım. İkinci dünya savaşı yıllarıdır. Adolf Hitler denizaltılarını Karadeniz’e getirip Sovyet kıyılarını abluka altına almak ister. Türkiye savaşta tarafsızdır, Almanya'nın boğazlardan geçme talebini Montrö anlaşması gereği red eder. Almanya denizaltılarını sırasıyla yolu üzerindeki kanaldan-nehirden-otoyoldan-tekrar nehir güzergâhlarından geçirerek ancak uzun zaman sonra Karadeniz'e indirebilir.
Sözün özü uluslararası anlaşmalarla batıya göbekten bağlanmış olan Türkiye’nin bu savaşta tarafsızlığını koruyabilmesi ancak ve ancak Montrö anlaşması ile mümkün olabilir. Öylesine kritik maddelerin kabulü Atatürk’ün ileri görüşlülüğü ve askeri, siyasi, diplomatik dehası ile açıklanabilir.
Montrö’yü delmek isteyen batılıların eline koz vermekten her fırsatta kaçınmak gerekir. Yapım gerekçesi olarak çalakalem düzenlenmiş para hesapları gösterilen Kanal İstanbul projesi, milletin sırtına yüklenmek isteniyor. Özellikle Kanal İstanbul projesinin Montrö anlaşmasını, dolayısıyla milli güvenliğimizi son derece tehlikeye atacağını iyi görmemiz gerekir.
Özün özü ise, Atatürk gibi bir lidere sahip olmanın şükrünü her fırsatta eda etmeliyiz.