Rusya ve BRICS devletlerinden sonra sıra bizde
Bizim toplumumuzda sağlık, din ve ekonomi konusunda bilen de konuşur bilmeyen de konuşur. Böyle olunca da doğru ile yanlış birbirine karışır durur. Aslında bu kültür kendiliğinden oluşmuş değildir.
Siyasetin istismar ve algı yönetimi şeklinde yapıldığı ülkelerde sözkonusu başlıklar aslında birer operasyon başlığıdır.
Coğrafyamıza bakar mısınız, dinimiz İslam o kadar çok istismar ediliyor ki artık Müslümanın Müslümanı öldürmesi vakayı adiyeden olmaya başladı.
Sağlık konusu da bir başka istismar konusudur. Milletimizin asırlardan beri sahip olduğu sağlık kültürü ve bilincinin içi boşaltılmış, ilaç tröstleri söz sahibi yapılmıştır.
Gelelim asıl konumuz olan ekonomiye.
7 Haziran seçimlerinin yaklaştığı şu günlerde herkes ekonomi konuşuyor. Konuşanlara baktığımızda ilginç bir ayrıntı dikkatimizi çekiyor. Hayatında bir sayfa ekonomi makalesi dahi yazmamış genel başkanlar miting meydanlarında ekonomik vaadlerde bulunuyorlar. Ama biz biliyoruz ki, yarım hoca dinden; yarım doktor candan eder; yarım ekonomist ise geleceğimizi karartır.
…
Ortalık toz bulut olmuş vaziyette.
Elimizde bir yol haritası olması gerek ki yolumuzu şaşırmadan doğruyu seçebilelim.
Bir hasta doktora gideceği zaman en çok neye dikkat eder biliyor musunuz?
Hasta için daha önce o doktora gitmiş ve şifa bulmuş kişiler iyi bir referanstır. Bu ehil hekimi buluncaya kadar çok araştırma yapılır, ancak hekime gelindiği zaman doktora teslim olunur ve verdiği reçete uygulanır. O halde bizde ekonomide işin uzmanını bulmak zorundayız.
Yılların yanlış uygulamaları ve ihmali neticesinde ülke ekonomimiz bitmiş durumdadır.
Ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı Ali Babacan 12 yıllık AKP iktidarının sonunda, cari açığın daha fazla artmaması için kamu borç sürdürebilirliğinin yetmeyeceğini, tasarrufa da gidilmesi gerektiğini açıklıyor. Kısacası hükümet bu kadar zaman dilimi içerisinde ekonomiyi eline yüzüne bulaştırmıştır, ne yapacağını bilememektedir. Dünyada miadı dolmuş kapitalist sistemle zaten gelinecek nokta burası idi.
…
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın 27 Şubat 2013 tarihinde Rus Parlamentosu Devlet Duması'nda yaptığı Milli Ekonomi Modeli sunumu tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu bir “sessiz devrim”dir. "Sessiz bir devrim ile kapitalizmin tarihe gömülmesi" dünyaya ilan edilmiş oldu.
Prof. Dr. Lebedev, “Ben dünyanın bir numaralı iktisat matematikçisiyim. “Bu konuyu bizden iyi bilen yoktur. Milli Ekonomi Modeli’ni kongrelerde çok okudum. Bu tezde, esrarengiz kodlar var. Her okuyuşta yeni bir kod ile karşılaşıyorum. Modelde, meseleleri çözen, problemleri halleden pek çok kod saklıdır. Üstelik sadece bugüne değil, geleceğe de ışık tutan kodlar var. Rusya’nın buna ihtiyacı var. Ben, modelin bu yönüne hayranım” demektedir.
Prof. Dr. Gavriletz, “Konular birbirine bağlı ve çok uyumlu. Tezin matematiği denge içinde”
diyerek tezin her meseleyi çözebilen bütünlüğüne dikkat çekmektedir.
Prof. Dr. Lisiçkin, Milli Ekonomi Modeli’nin bütünüyle çözüm olduğunun altını çizmektedir. “Bu tezin Rus Parlamentosu Duma’da görüşülmesi tarihi bir olaydır” diyen Prof. Dr. Lisiçkin, “Tez, tamamen çözümdür.” demektedir.
…
Bu gelişme medya tarafından uzun zaman gizlenmeye çalışıldı. Bugüne kadar haraca bağlanan milletlerin uyanmasından korkuldu. Çünkü emperyalist güçler, devletlerin kaynaklarının sömürdükleri gibi milletleri de adeta at edip sürüyor, eşek edip biniyorlar.
Haydar hocanın Milli Ekonomi Modeli çıkışı ile dünya devletleri uyanmaya başladılar. İlk defa Rusya ardından BRICS devletleri Haydar Baş hocanın Milli Ekonomi Modelini uygulamaya başladılar.
Sıra Türk millletindedir. Bu milletimizin hakkıdır. Millletimiz hakkını almak için 7 Haziranda oy sandığına gidecek ve BTP ye oy verecektir.