Sağlıktaki İllüzyonun Sonuçları
AKP iktidarında insanlarımızın doktora ve hastanelere daha rahat ulaşmaları halk nezdinde olumlu olarak değerlendirildi. Ancak, ilerleyen yıllarda yaşananlar AKP hükümetinin sağlıkta dönüşüm politikalarının yanlışlarını ortaya koydu. Bu yanlışın en temel sebebi hükümetin sağlıktaki temel mantığının ‘oy avcılığı’ olmasıydı. Devlet, hizmet sunucusu ve hasta dengesi sağlanamadı. Günü kurtarma politikası ile hareket edildi. Bir peri masalı olarak halka takdim edilen sağlıkta dönüşümün geldiği nokta içler acısı. Bakın neler oldu neler…
…
Sağlık hizmetleri ticarileştirilmiştir. Hükümetin sağlık çalışanları ile halkı karşı karşıya getirme gayretleri acı meyvesini vermiştir. Hekim bazen tedavi eden ama her zaman moral veren konumdayken bir tüccar olarak görülmeye başlanmıştır. Hekime güven sarsılmıştır. Bundan sadece hekim değil, hastalarda zarar görmüşlerdir.
…
Üniversiteler de öğretim üyeleri adeta dışlanmıştır. Yaşadıkları mağduriyetler, sistemin yapboz tahtasına dönmesi sonucu tıp fakültelerindeki pek çok öğretim üyesi istifa etmiştir. Neticede tıp eğitimi kan kaybetmiştir.
…
Özel hastaneleri ilk etapta teşvik ettiler. Vatandaşlara özel hastanelerin kapıları açıldı. Ancak özel hastanelerin bakanlık tarafından üvey evlat muamelesi görmesi, artan maliyetlere paralel hizmetlere verilen ücretlerin yeterli olmaması, kadro sınırlaması getirilmesi neticesinde özel hastanelerin pek çoğu iflas etmiştir. Özellikle büyük ölçekli hastanelerin pek çoğu yabancılara satılmış durumdadır.Neredeyse her gün bakanlıktan hastanelere gelen talimatları takip etmek imkânsız hale gelmiştir. Bakanlığın istekleri daha çok ilaç ve medikal cihaz firmalarını zenginleştirmeye yaramaktadır.
…
Katılım payı adı altında hastalardan alınan para zaten geçim sıkıntısı çeken vatandaşın bütçesini etkilemektedir. Zaman içerisinde katkı payları giderek artmaktadır.
…
Sağlıkta temel yaklaşım ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ mantığı ile hareket etmekle mümkündür.Bunun yolu sadece tedavi edici hekimlik değil aynı zamanda koruyucu sağlık hizmetlerini devreye koymakla mümkündür.
…
Alternatif tedavi seçenekleri devlet eliyle desteklenmelidir. Günümüzde endüstriyel tedavi yaklaşımları ile insanadeta bir robot olarak görülmektedir. Tarihi geçmişi olan ve milyonlarca insanın şifa bulduğu fitoterapiyani bitkilerle yapılan tedavi yöntemleri maalesef hükümet eliyle kösteklenmektedir.
…
İnsan sağlığı hiçe sayılmıştır. Özellikle GDO lu ürünler insan sağlığı için tehlike saçmaktadır. Mısır şurubu, ithal et furyası ile insanımız sermayeye peşkeş çekilmiştir.
…
Sağlıktaki dönüşüm politikalarının neticesinde adeta toplum hasta olmuştur. Hasta sayısında da bir patlama meydana gelmiştir. Bugün ülke olarak yaşadığımız sosyal çalkantının sebeplerinden bir tanesi de devletin bütçesini zorlayan, sağlık çalışanlarını sokağa döken, hastaları bir türlü tatmin edemeyen sağlık yaklaşımlarıdır. Bugüne kadar günü kurtarma adına hareket eden AKP hükümetinin sığ ve ithal politikaları iflas etmiştir.
…
Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Bu anayasal bir haktır. Bunu temin edecek sosyal devlet yaklaşımı şarttır. Sosyal devleti temin etmek kapitalizmle de, sosyalizmle de mümkün olmamıştır. Bunu temin etmenin yolu Prof.Dr.Haydar Baş beye ait olan Milli Ekonomi Modelini iktidar etmekle mümkündür. Rus parlamentosu Duma’da sayın Baş’ın 5 saatlik verdiği brifing bile dünyanın MEM’e ne kadar ihtiyacı olduğunu göstermektedir.
…
Bugün ülkemizde insanlar meydanlardadır. Sebep ne olursa olsun bu bir hak arayışıdır, arzumuz kimsenin burnu kanamadan doğruya ve güzele ulaşabilmektir. Millet olarak verdiğimiz tepkiye paralel çözüm yollarını da aynı heyecanla aramak zorundayız. Aksi halde bir bataklıktan çıkıp bir başka bataklığa düşmek söz konusu olacaktır. Millet olarak kaybetmeye tahammülüz kalmamıştır. Ön yargılardan sıyrılmış birlik için, bayrak için, millet ve devlet için mücadele veren gençliğimiz ve bunları destekleyen yüce Türk milleti inanıyorum ki, doğru adresi bulacaktır. Çözümün adresi Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisidir.