Saldırı insan odaklı yapılıyor
Gelişen olayları, yurt içi ve yurt dışı haberleri, ekonomiyi gazetelerden televizyonlardan izliyoruz. Bazen TV ve gazete haberlerine baktığımızda bu bizim ülkemiz mi diyorum. Yayın hayatında üçüncü sayfa haberciliği diye bir kavram vardır. Daha çok adli olaylar gündem edilir. Darp, gasp, cinsel taciz, adam yaralama, öldürme vs. haberleri can sıkıcı haberlerdir ve toplumun sosyal dokusu hakkında bilgi verir. Acı olan 3. sayfa haberciliği, ana akım haline evrilmektedir. Önceleri birkaç gazetede başlayan bu tarz son dönemde neredeyse bütün medyayı tesiri altına almış durumdadır. Bu sonuçta, internet haberciliğinin de rolü olmuştur.
…
İlk bakışta bu trend habercilik gibi görülse de, aslında bu bir bakıma ülkemize karşı yapılan savaşın bir parçasıdır. Savaş dendiği zaman akla ilk gelenler, tank top ve ayağında çizmesi olan asker şeklindedir. Oysa savaşın en önemli unsurlarından bir tanesi, insan gücüne dönük olan saldırıdır. Şöyle ki, bir devletin gücü o ülkenin yetişmiş insan gücü ile doğru orantılıdır. Güç ancak insan ile şekillenir. Bunu bilenler doğrudan insanı hedef alırlar. İnsanın kültürü, inancı ve ahlak anlayışı ile oynayarak onun içini boşaltırlar. Kendi insan gücünü kaybeden devlet ve millet her şeyini kaybetmiş demektir. Güya habercilik ve rayting adına yapılanlar planlı bir operasyonun parçasıdır.
…
Avrupa devletlerini içeren bir gezi programımda karşılaştığım bir manzarayı paylaşmak isterim. Kuzey Avrupa’daki Estonya dahil olmak üzere Fransa, Macaristan, Almanya, Sırbistan ve çoğu Avrupa ülkesini kara ve havayolu ile dolaştık. Yolumuz Bosna Hersek’e düştüğünde ilginç bir olayla karşılaştık. Bosna’ya girdik ve ilk işimiz bir benzin istasyonuna uğramak oldu. Karşılaştığım manzara ile irkildim. İstasyonda porno içerik taşıyan bilumum dergiler sergilenmişti. Hesap belli idi, Avrupa’nın merkezinde bulunan Müslüman gençliğin köklerinden kopartılması için uygulanan bir projeydi bu.
Bugün basın yayının uyguladığı üçüncü sayfa haberciliği de aynı oyunun bir parçası olarak saldırılarına devam ediyor. Toplum olarak da bunun faturasını ödüyoruz.
Çözüm mü, yeniden köklerimize dönmekten başka yolumuz yoktur, unutmayalım "insanı yaşat ki devlet yaşasın"