Sayın Babacan AK partili olduğunu açıkladı
Altılı masa cumhur ittifakına karşı kendisinden beklenen çıkışları, aksiyonu, heyecanı veremese de anketlere seçimi kazanma şansını devam ettiriyor. Ancak son dönemde masanın paydaşlarından çok garip açıklamalar gelmeye devam ediyor. Bu kişilerin kendi partilerine ait düşünceleri olması elbette doğaldır. Ancak her bir partinin açıklamasının masayı bağlayacağı da açık seçiktir, seçime bir masa olarak gidileceği için ortak düşüncelerin dile getirilmesi daha uygun olacaktır.
Son günlerde vatandaş ne olduğu belli olmayan açıklamalar karşısında sükût-u hayale uğruyor, sahada insanlarla konuştuğunuz zaman bu görülüyor. Üstelik konuşmalarının dozlarını giderek artıyor. Babacan, anayasanın 66. maddesine itiraz etmekle Türklüğün tanımına itiraz etti yeniden bir tanımlamadan bahsetti. Atatürk’ün ortaya koymuş olduğu Türklük tanımına karşı çıkan Babacan ne demek istedi. Konuşmasında kendisinin hâlâ Ak partinin kurucu düşüncelerine sahip olduğunu ifade ettiğine göre bu pencereden bakmak gerek. Ak partinin devlet dairelerinden TC (Türkiye Cumhuriyeti) ibaresini kaldırmaya teşebbüs ettiğini, ülkemizin eyaletlere bölünmesinin yolunu açacak girişimlerde bulunduğunu dikkate aldığımızda sayın Babacan'ı daha iyi anlama imkânımız da olacaktır.
Babacan açıklamaları ile değerlerimizle oynamaktadır. Bir örnek vererek konuyu biraz daha müşahhas hale getirelim. Babacan’a göre Babür İmparatoru Şah Cihan, çok sevdiği eşi Mümtaz Mahal için türbe yaptırmaya karar verir ve Taç Mahal’i inşa ettirir. Ancak Taç Mahal öyle büyür ki, ahenk bozulmuştur. Bunun üzerine ahengi bozanın bizzat Mümtaz Mahal’in türbesi olduğuna kanaat getirir ve türbeyi söker atar.
Bu hikâyeden anlaşılan o ki, Babacan ya konuyu bilmiyor ya da ne dediğini bilmiyor.
Allah nasip etti, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın müsaadesiyle seyahate katılmış ve Taç Mahal’i ziyaret etmiştik. Mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisi burasıdır, herkese tavsiye ederim.
Bir Ehl- i Beyt mensubu olan Mümtaz Banu Sultan’ı ziyaret ne demekmiş, bunu yaşamak gerekir. Bir Türk-İslam eseri nasıl olurmuş gidip görülsün.
Hocamız oraya gidiyor ve oradaki maneviyatı ve güzelliği arkadaşları ile yeniden yaşamak istiyor. Yüzlerce arkadaşı ve ailelerimizle birlikte yeniden Hindistan’a Agra'ya Taç Mahal'e gidiliyor.
Burası Mimar Sinan’ın talebeleri tarafından Türk-İslam mimarisi tarzında inşa edilen bir yapı. Eserde çok orijinal mermerler kullanılmış. Mermerlerin kalitesi, bir tül perde gibi saydam oluşları, zümrüt ve yakutlarla süslenmeleri, üzerine yazılı ayet-i kerimeler, süreler ile eşsiz bir Türk-İslam şaheseri.
Babacan'ın sökülüp atıldığını söylediği Mümtaz Banu Sultan'ın türbesi, külliyenin asıl merkezini oluşturmaktadır. Burada türbe merkezli mimari bir denge, ahenk ve mükemmel bir simetrik düzen oluşturulmuştur.
Bunu bir insan vücuduna da benzetebiliriz.
İnsan vücudu sağlı sollu bir simetriye sahiptir. Merkezde de kalp vardır. Vücuda hayatiyet veren ana organ kalptir. Vücudu anlatan yorumlama kabiliyetine sahip olan bir kişi nasıl kalbi görmezden gelebilir ve onu kaldırıp atabilir. Dolayısıyla Türk tarihine ve bu eşsiz Türk-İslam eserine iftira söz konusudur, insanın bunu anlatmadan önce düşünmesi gerekmez mi? Toplum karşısında sorumlu olan şahısların akılla ve sorumluluk hissiyle, doğru bilgiyle konuşması lazım. Aksi halde rahatsız ettiği Türk milleti, Şah Cihan ve Mümtaz Banu Sultan'a söyleyecek bir söz bulamazlar.
Babacan konuşmasında istişareye önem verdiğinden bahsediyor. O halde sorma hakkımız vardır.
Türklük konusunda, ulus devlet konusunda, Müslümanlık ve tarih konusunda kimlerle istişare etmektedir?