Seçmen mesajı siyasi geleceği nasıl şekillendirecek
Ülkemiz
seçmeninin üzerinde çok ciddi algı yönetimi yapılmaktadır. Özellikle basın
yayın konusunda tekel olma gayretleri ve basın mensupları üzerinde yapılan
spekülasyonlar hep bu kapsamdadır. Basın yayının algıyı yönetirken kâh bardağın
dolu, kâh bardağın boş tarafını göstermesi buna göre yorum yapılması güldürü
programlarına bile konu olmaktadır. Seçmen istese de istemese de algı
yönetiminin etkisi altında kalmaktadır. Bu tabloyu çok iyi özetlemesi açısından
merhum cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den dinlediğim bir hatıramı anlatmak
isterim. Seçmen davranımını anlatırken bakınız ne demişlerdi. “Seçmen belli bir
siyasi partiye oy vermek üzere evinden çıkar, seçim pusulasını eline aldığında
başka bir partiye karar verir ancak mührü eline aldığında tercihini farklı bir
parti kullanır” demişlerdi. Çok zaman şu sorunun cevabını bulamazsınız.
Bu
kadar doğru, bu kadar haklı ve sorunların çözümü projelere sahip olanlar niçin
gereken desteği alamıyor dersiniz. İşte bunun cevabı algı yönetimidir. Birileri
kendi eksenindeki parti ve partilere yatırım yapar, birileri ise milletin ve
devletin bekası için kritik öneme haiz olan hareketi saf dışı etmek için algı
yönetimi yapar.
Bu
gidişatı bozacak olan, algının boşa çıkartılmasıdır. Yine merhum Demirel’in bir
değerlendirmesini hatırlayalım. “Tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur”
demektedir. Elbette adaylar yarıştı, ancak vatandaş adayların yanında, genel
gidişata olan tepkisini sandığa yansıttı. Vatandaşın mesajı açıktır. Gittikçe
derinleşen ekonomik kriz, ahlaki çöküntü, mülteci sorunu ülke yönetimini
ilgilendiren konular olmasına rağmen, seçmen eline geçen ilk fırsatta mesajını
vermiştir.
Bu
ve bunun gibi irili ufaklı sorunları görmezden gelmek deve kuşu misali başını
kuma gömmek gibidir. Yaşanan sorunlar hayatın bir parçası olmuştur. Şayet
vatandaşı rahatlatacak çözümler söz konusu olmazsa ne yapılırsa yapılsın
vatandaş daha etkili bir şekilde mesajını vermeye devam edecektir.
O
halde bugünden sonra sorunların çözümüne yönelmek gerekmektedir.
Kamuoyu
ile değişik platformlarda gördüğüm bir izlenimimi paylaşmak isterim. Ekonomik
bunalımdan Sn. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Milli Ekonomi Modeli ile bu
modelin uygulaması olan Sosyal Devlet Milli Devlet projesi ile kurtulmanın
mümkün olduğu söylenmektedir. BTP genel başkanı Sn. Baş’ın Rusya Meclisi
Duma’da yaptığı gurur verici konuşma çok iyi bilinmektedir. Rusya’nın, Çin’in
BRICS devletlerinin Sn. Baş’ın ekonomi modeli ile sorunların üstesinden
geldiklerini ve liderlik yarışına çıktıklarını açıkça ifade etmektedir.
Yine
bir hatıramdan bahisle geleceğe yönelik bir projeksiyon yapmak isterim. 2005
yılında 1. Uluslararası Milli Ekonomi Modeli sempozyumunun ardından Rusya’dan
gelen heyet Sn. Baş’ı Merter’de oğlunun işyerinde ziyaret etmişlerdi.
Söyledikleri söz çok manidardı. Hocam sen kendini çok yorma, insanlar sürüne
sürüne de olsa size gelecekler, ekonominin sizden başka kurtuluşu mümkün değil
demişlerdi. Onlar kendi ön görüleri ve bilimsel yaklaşımları ile Sn. Baş’a
geldiler. Ancak bizim ülkemizde karar mekanizmasında bilimsel yaklaşım geri
planda, algı yönetimi ise ön planda olduğu için maalesef düşmeden gerçeği
görmek mümkün olamamaktadır.
Önümüzdeki
dönemin siyasetinde Rus bilim ve siyaset insanlarının ifade ettikleri süreci
hep birlikte yaşayacağız.