Suriye Sürecinde Sadece AKP Değil MHP ve CHP’de Suçludur

Suriye Sürecinde Sadece AKP Değil MHP ve CHP’de Suçludur

Son günlerde basın yayında bir heyecan dalgası almış başını gidiyor. Ha vurdu ha vuracağız. Görenler duyanlar da bir bağımsızlık mücadelesi veriliyor zannedecekler.

Savaş çığırtkanlığının ne anlama geldiğini anlamak için bir durum değerlendirmesi yapalım.

Suriye açısından bu bir ülkenin işgali demektir. Hem adamın ülkesini karıştıracaksın hem de bir yalanı bahane edip memleketini tarumar edeceksin.

Nasıl bir yalan?

ABD’nin yalanlarına dünyanın karnı tok. 1964 de Tonkin yalanı ile Vietnam savaşını başlattılar.

1.5 milyon Vietnamlı öldü.

2 milyon Vietnamlı yaralandı.

11 eylül 2001 ikiz kuleler saldırısı ile bizzat kendi kulelerini vurdular. Sonra da hayali düşmanlar üretip baba Bush tarafından haçlı seferini başlattılar.

Yaşanan karışıklığa bölgemiz açısından bakacak olursak…

O günden itibaren İslam alemi bir rahat yüzü görmedi. Kan, gözyaşı ve barut kapladı bütün bölgeyi. Taşeronlarını devreye koydular; kah kendi elleri ile kah vekillerinin eli ile operasyonlar düzenlediler.

2003’de sıra Irak’ın işgaline geldiğinde, Saddam'ın kitle imha silahları var dediler. Birleşmiş Milletler kararını dinlemediler bile. ABD ve İngiltere başkanlığında koalisyon güçleri tarafından Irak’a bir seher vakti sabah ezanları okunurken saldırdılar. Aradan geçen yıllar içerisinde kimyasal silahların varlığı konusunda hiçbir kanıt olmadığı görüldü.  Savaşın sosyal, siyasi, ekonomik, güvenlik hasılı bütün cihetiyle etkileri devam etmektedir. Bugüne kadar milyonlarca sivil Irak’lı hayatını kaybetmiştir.

Daha Irak’ın ateşi sönmeden, bir başka kimyasal silah yalanı Suriye için ifade edilmektedir.

Ortadoğu bölgesi açısından baktığımızda da yaşananlar ve bir saldırı neticesinde yaşanacaklar felaket üstüne felaket olacaktır. Coğrafyamız Arap baharı adı altında zaten karışmış durumdadır; adeta kanla kum harman olmuştur. Kan Müslüman kanı, yer İslam coğrafyasıdır. Suriye bölgenin kilit taşıdır. Suriye’ye bir müdahale bölgenin de dengelerini altüst edecektir. Suriye’nin düşmesi halinde sıra Türkiye ve İran’a gelecektir.

Suriye sürecinde yaşananları dünya dengesi açısından değerlendirecek olursak, yeni bir dünya savaşının fitilinin ateşleneceğini ifade edebiliriz. ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda, İtalya hasılı batılı devletlerin ittifak ettiği bir işgal hareketinde Rusya, Çin ve Kuzey Kore Suriye devletinin yanında yer almaktadır.  Karşılıklı savaş gemileri doğu Akdeniz’de konuşlanmıştır. Suriye’ye olası bir müdahale dünya savaşının da başlangıcı olacaktır.

İşte böylesi bir denklemde Türkiye hükümeti milletine devletine ve çıkarlarına ters bir siyaset izlemektedir. Bunu basın yayın yoluyla halka hazmettirmeye çalışmaktalar.

Diyelim hükümetin diyet borcu var. Peki, muhalefete ne oluyor?

ABD başta olmak üzere batılı devletlerde muhalefet kendi ülkelerini Ortadoğu bataklığından uzaklaştırmakla meşguller.

Ülkemizdeki muhalefetin ise CHP olsun, MHP olsun, AKP ile bir ahbap çavuş ilişkisi içinde olduklarını görüyoruz.

CHP sorunları teşhis edememekte, akıntıya kürek çekmekte ve kayıkçı kavgası anlayışındaki muhalefeti ile hükümete prim kazandırmaktadır.

Gelelim MHP’ye.

Mecliste Suriye ile ilgili tezkere müzakerelerinde MHP son ana kadar muhalif durmuştu. Buna rağmen son anda bizzat genel başkan Bahçeli tarafından ilan edilerek MHP ‘evet’ oyu kullanmıştı. Hatırlanacağı üzere Irak’a dönük 1 mart tezkeresinde de MHP hükümete destek olarak ‘evet’ oyu kullanmıştı. MHP, karakolda doğru söyler mahkemede şaşar misali önce halkın ve hakkın yanında görünmekte sonra ABD ve AKP’nin tarafında yer almaktadır.

TBMM’ye bile sorma ihtiyacı hissetmeden dünya kamuoyuna, olası bir Suriye işgalinde

‘Türkiye bu planın içinde öyle veya böyle yer alacak’ diyebilen AKP hükümetinin cesaretinin sebebi böylesi bir muhalefet olsa gerek.