Tır

Tır

Geçtiğimiz hafta Hatay’da durdurulan tır, ülkemiz ve dünya kamuoyunda geniş olarak yankı buldu Vali, savcı, polis, MİT ve subayların adının birlikte anıldığı bir süreçti bu. İçişleri bakanı devreye girdi, “Milli sır” dendi, yetmedi Suriye’deki Türkmenler işin içine karıştırıldı.
Her defasında iş içinden çıkılmaz hale geldi.
AKP'nin MYK üyesi Yasin Aktay, MİT kontrolündeki yardım(!) tırını savundu. Bu tür operasyonlar yapılabilir dedi ve "orada herkes var bakın, MOSSAD’ı var, CIA’i var, herkes var" yani niye MİT olmasın dedi.

Daha ayın başında Suriye devleti yetkilileri, Türkiye'yi BM Güvenlik Konseyine şikayet etmişti. Türkiye sınırlarından silah geçiriyor, ülkemizin içini karıştırıyor, güvenliğimizi ortadan kaldırıyor, demişti.
Yaşanan ‘tır hadisesi’ ile birileri ‘Ey BM işte size ispatı Türkiye bu işi hep yapıyor’ mesajını mı vermek istedi.

Sayın Erdoğan Dolmabahçe'de düzenlediği basın toplantısında Tır olayına sahip çıkıyor ve yasal diyor.
Sayın başbakan ise güya kadrolarına sahip çıkma adına tır sürecine sahip çıktı. Bu konuda yaptığı açıklamada başlıklar şunlardı.
- Tır süreci yasaldır.
- Tıra yargı müdahale edemez.
- Tırın deşifre edilmesi paralel devletin işidir.
Bu başlıklar, insan hakları, uluslararası hukuk bakımından hem kendini hem ülkemizi zora sokacak açıklamalardır.
Sayın Erdoğan komşu bir devletin hele hele Müslüman bir ülkenin iç savaşına niye karışsın. Hem de silah ve mühimmat göndererek dünya ve ahiretini niçin tehlikeye atsın diye düşünmek geliyor içimizden.
Acaba tır ile sayın başbakanın başına çorap mı örülmek isteniyor, Erdoğan’ın gözü karalığı istismar mı ediliyor diye düşündük.
Ancak Japonya’daki konuşmasında Beşar Esad’sız bir Suriye hayalini dile getirmesi, sayın başbakan harakiri mi yapmak istiyor sorusunu hatırımıza getirmedi değil.