TİTREYELİM VE KENDİMİZE DÖNELİM
Hükümet dediği gibi, her şeyi sattı satıyor. Cumhuriyet döneminin birikimleri olan, stratejik konumdaki KİT'ler satıldı. Israrla ve bütün engellemelere rağmen, topraklarımız da son sürat satılıyor. Taşıma su ile değirmenin dönmeyeceği hiç ama hiç hesap edilmiyor. Bütün bu satışlara rağmen cari açık AKP hükümeti döneminde rekor üzerine rekor kırmaya devam ediyor. Miras yedi tüccar misali, ne var, ne yok satılmasına rağmen gelinen noktada, AKP hükümeti ciddi bir kaynak sıkıntısı yaşıyor.
Hükümetin bir diğer sarıldığı çözüm olan yabancı sermaye girişinden beklenen fayda sağlanacak mı? Hemen cevabını verelim. Hayır, sağlanmadı, sağlanmayacak. Yabancı sermaye girişini önemseyen hükümet bütün ipi yabancı sermayedarlara bıraktığı için gelen paralar yapıcı değil, yıkıcı etkileriyle piyasalarda tahribat yapıyor. Yabancılar hisse senedi satın alarak portföy yatırımlarıyla ve kredi yani borç vererek ellerindeki fon fazlalarını, en yüksek reel getiri kazanarak ülkemizde değerlendirdiler. Yabancılar doğrudan yatırımdan ziyade, finansman sahasında istedikleri gibi yurt içi piyasalara girip çıkmayı ve neredeyse gelirlerinden hiçbir vergi vermemeyi tercih ediyorlar.
İşte bu para hareketi ile piyasalar meşgul edildi. Büyük bir risk oynandı, oynanmaya devam ediliyor. Çünkü dönen para bize ait değil ve yabancılar istediği zaman, hem de paraya en çok ihtiyacımız olduğu zaman piyasalardan sermayelerini çekilebilme potansiyeline sahipler. İşte tam bu nokta buyruk alma noktasıdır. Nitekim öyle de olmaktadır.
Kamuoyunun dikkati sürekli farklı noktalara çekiliyor. Basın yayının maharetiyle vatandaş sürekli “cambaza bak” oyunu ile meşgul ediliyor. Tabi bu arada olan oluyor. Olan da vatana ve vatandaşa oluyor.
Ekonomide sistem tıkandı. Tıkanıklık sadece ülkemizde değil, bütün dünyada had safhada yaşanıyor. Çözüm adına atılan tek adım yalnız bizim ülkemizden Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet tezi ile Prof. Dr. Haydar Baş beyden geldi. Uluslararası çapta yapılan kongrelerle neredeyse bütün dünya ülkelerinden gelen ilim adamlarının da tebliğleri ile bu çıkış uluslararası bir karakter kazandı. Bugün teknolojinin de katkısıyla dünyada üretim problemi yoktur. Bugün ülkemizde ve dünyanın her tarafında yaşanan esas problem “tüketim” sorunudur. Milletin cebinde para kalmamıştır. Türk ekonomisi pazar darlığı çekmektedir. Milli Ekonomi Modelinde, tüketim eksenli analizle ortaya konan ekonomiyle, milletin emek ve üretimi karşılığında senyorajı devreye koyarak, Sosyal Devlet projeleriyle de halkın cebine para koyarak, halkın alım gücü arttırılacak Türk ekonomisini kısır döngüden kurtaracak formüller ortaya konmuştur.
Zararın neresinden dönülürse kardır. Bir avuç küresel sermaye sahibinin tahakkümünden kurtulmak bizim elimizdedir. Kanı emile emile miskinleşen ve şok tablosuna doğru giden bu kadim bünyeyi kurtarabiliriz. Gelin hep beraber titreyelim ve kendimize dönelim.