Türk Tabipleri Birliği de bizimdir

Türk Tabipleri Birliği de bizimdir

Covid-19 pandemisi bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Devletler vatandaşlarını hastalığa karşı koruyacak tedbirler alırken, bir taraftan da koruyucu olacak aşı için canhıraş bir çalışmanın içindeler. Korunmanın iki ayağı var, bireysel ve toplumsal korunma.

Covid-19'dan korunmak için belli başlı yapılması gerekenler maske, mesafe ve el hijyenidir. Buna ek olarak kişinin direncini yükseltecek gıdalarla beslenmesi de buna eklenebilir. Bunlar kişisel korunma için geçerli, ancak toplumsal korunmanın da göz ardı edilmemesi gerekiyor. Toplumdaki bağışık insan sayısı %60’lara ulaşmadan (sürü bağışıklığı) bulaşma riskinin de önüne geçilemeyecektir. Anlaşılacağı gibi önümüzde daha hastalık ile mücadele etmemiz gereken yıllar vardır.

Madem uzun ince bir yoldayız, o halde kuralları belirlemek önemli. Aksi halde tedbir adına alınanlar döner dolaşır bumerang gibi sahibinin ayağına dolaşır. Toplumdaki Covid-19 farkındalığının ve alınacak tedbirlerin yerli yerinde olması için gerçeklikler bütün çıplaklığı ile halk ile paylaşılmalıdır. Olduğundan az gösterilen vakalar, vatandaşta bir gevşekliğe yol açacakken; olduğundan çok gösterilecek hastalık sayısı ile de vatandaşta bir korku ve panik dalgası oluşturacaktır. Her ikisi de arzu edilen değildir. O halde yapılan açıklamalar vatandaşta bir güven oluşturmalıdır.

İlgili bütün kurum ve kuruluşlar istişare ve eşgüdüm halinde çalışmalıdır. Bilimsel kurallar çerçevesinde öneri getiren, çalışma yapan hiçbir şahıs ve kurum devre dışı bırakılmamalıdır. Bu anlamda Türk Tabipleri Birliği'nin çalışmalarını önemsenmelidir.  TTB yönetimi, tabipler tarafından seçilerek iş başına gelmişlerdir. Seçilmiş olmanın haklarına sahiptirler. O halde bu insanların bilimsel çalışmalarına gereken önem verilmeli ve Türk tıbbı için istifade edilmelidir. TTB Türkiye'nin hemen hemen her yerindeki temsilcileriyle bu konuya önem veriyor çok ciddi raporlar hazırlıyor, sonuçlarını halk ile de paylaşıyorlar.  İdarenin siyasi görüş ve düşüncelerini farklı da olsa TTB’den istifade edilmesinin gerektiğini unutulmamalıdır. Eğer karşı gelinecekse yine aynı dille, bilim diliyle ve akademik araştırmalar ile cevap verilmelidir. Çünkü söz konusu olan insan hayatıdır, canıdır.

Yeniden alınması gereken kapanma tedbirleri konuşuluyor. Ancak ülkemizin ekonomik durumu buna müsait olmadığı için bu da başarılamayacak. Cari açık, devletin borcu almış başını gitmiş. Böyle de olsa meseleleri çözmek zorundayız. Bunun da yolu sorunlara bütüncül yaklaşımla mümkün olacaktır. Yani hiçbir konuda tekil bir yaklaşım ile problemleri çözemezsiniz. Mesela güzel bir araba sahibi olmak, güzel bir araba tekerleğine sahip olmak ile mümkün değildir veya güzel bir direksiyon, güzel bir araba kaportasına sahip olarak da araba sahibi olunmaz. Arabaya ancak onu meydana getiren komple parçaları kendi içinde uyum içinde monte edilmiş halde sahip olabilirsiniz.

Bütün sorunların çözümünde de kural böyledir. Ekonomik sorunlarını çözmüş ve sosyal devlet olmanın gereği olarak temel haklarına sahip bir millet olunursa, sağlıkta ve hastalıkta karşılaşılan sorunlar çözülebilir. Ancak böyle bir toplum ar-ge çalışmalarını yapabilir. Vatandaşının yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilir. Zaman kaybetmeden her bir vatandaşımızın yaşama hakkını kutsal bilip, siyaset üstü, menfaat üstü davranarak bilimsel gerçeklik ve insaf ile hareket edilmesi gerekmektedir.