Türkiye’ye roketle saldırılırken hükümet niçin izlemede kalıyor?
Akşam saatlerinde Erdoğan'ın siyasi danışmanı şimdinin bakanı Sn. Yalçın Akdoğan valilikte konuşurken günün ikinci fasıl bombaları düşmeye başladı. Bu defa roket mermilerinin hedefi valilik olacak ki, bombalar valiliğin etrafına düştü. Yine can kaybı, yine çok sayıda yaralı var. Bunun üzerine bakanı kaçırırcasına olay yerinden uzaklaştırdılar. Vatandaş tamamen korku ve panik halini yaşıyor. Kilis’in neresinde olursa olsun emniyette değil. Can havliye sokağa çıkıyor ve sesini duyurmaya çalışıyor. Bu defa iktidar sahiplerinin tepkisi ile karşı karşıya kalıyor. Bir taraftan roket mermileri diğer taraftan tomalardan sıkılan tazyikli su arasında kalmış durumda. Valilik bütün gücüyle vatandaşın sesini kısmaya çalışıyor. Oysa bu günler devlet ve milletin elele vermesi gereken günler değil mi; devlet vatandaşının can, mal, namus emniyetini temin için çalışmayacak mı?
…
Bir gün önce sn. başbakan Davutoğlu ve Almanya şansölyesi Merkel, birlikte Gaziantep'e geldi, Nizip'teki mülteci kampını ziyaret etti. Niçin Kilise’ gelmediler, bunu cümle âlem biliyor. Ola ki başlarına bomba düşer diye korktular ve gelmediler. Peki, Kilis'te yaşayanların canı can değil mi?
Türkiye cumhuriyeti devletinin 81 ilinden biri olan Kilis, 4 aydan beri yoğun roket saldırısı altında. Angajman kuralları çerçevesinde karşılık veriyorlarmış. Karşılık veriyorlar da ne oluyor. Suriye tarafından ışid veya bir başka güç tarafından atılan bombaların sayısı sürekli artıyor. Hükümet ya görmezden geliyor veya bu ülkemiz topraklarına yapılan bu saldırıyı engelleme iktidarı olmadığı için sessiz kalıyor. Her iki seçeneğin de savunulacak bir tarafı yoktur.
Hükümetin çözüm adına bir seçeneği yoktur. Çünkü sorunun sebebi bizzat kendisidir.
Neden mi diyeceksiniz. Öncelikle bölgemizin karışmasında AKP hükümeti baş aktör olarak rol almıştır. ABD'nin bölgemizdeki işgal emellerini gerçekleştirme adına ona eşbaşkanlık yapmıştır.
Diğer Arap ülkelerinin yanında, Suriye'nin de içinin karışmasında etkin rol oynamıştır.
…
Prof. Dr. Haydar Baş beyin ikazları dinlenmemiştir. Sayın Baş ilk günden beri hükümetin uyguladığı dış politikanın yanlış olduğunu, böyle devam ederse ülkemizin parçalanacağını defaten dile getirmiştir.
Yetmedi bizzat Kilis’te yaptığı konuşmalarında AKP ile birlikte olunduğu takdirde Kilis’in kaybedileceğini ifade etmiştir. Buna Kilisliler şahittir. Üstelik bu konuşmalar yapıldığında ortada ne Arap baharı vardı ne de atılan roket mermileri. Haydar hoca dinlenmedi ve belediye AKP'nin idaresine bırakıldı. Maalesef belediyenin hükümetin uydusu olarak hareket etmesi, yanlış temeller üzerine kurulmuş olan dış politika ile birleşince ilk yıkım Kilis’te olmuştur.
…
Ardı arkasına giderek yoğunlaşan Kilis’e dönük saldırıların arkasında ne vardır?
Haritaya bakıldığında görülecektir. Kuzey Iraktaki, kürt devletinin Akdeniz’e açılması için Kilis’in karışması, Kilislinin şehri boşaltması ve buraya Suriye’deki yerel halkın iltica etmesi gerekir. Ardından Hatay topraklarının ele geçirilmesi gerekir. Yakın tehlike Kilis ve Hatay bölgesi üzerindeki hesaplardır.
Madem Kilis NATO toprakları içerisinde, niçin bu kadar bombalamaya rağmen atış yapılan hedefleri imha edilmiyor. Bunun sebebi oyunu kuran iradenin bizzat NATO'daki etkin güçler olmasından kaynaklanmaktadır.
…
Çözümün iki adımı vardır. Birincisi diplomatik, ikincisi askeri yoldur. Diplomatik olarak hükümet iflas etmiştir. Etrafımızda anlaşabildiğimiz bir tane komşumuz kalmamıştır.
Askeri olarak Kuzey Irak’a yapılan hava operasyonlarının Suriye'ye yapılamayışının sebebi düşürülen Rus uçağıdır. Bunun üzerine Rusya uçaksavarlarını Türkiye'den kalkacak olan uçaklara kilitlediği için göze alamamaktadır. Askeri bir kara harekâtı ise Ortadoğu bataklığına saplanmak demektir.
Türk hükümetinin bugüne kadar Suriye'nin karışması için sınırdan gönderdiklerini sağır sultan bile biliyor, bu defa akış tersine dönmüştür. Esat'ın muhalifleri, Türkiye'nin de toprak bütünlüğünün muhalifi olmuş durumdadır.
…
Hükümet Rusya ile sorunlarını çözmelidir, Suriye merkezi hükümeti Esat ile barışmalıdır, gözü topraklarımızda olan Amerika başta olmak üzere emperyalist devletlerle ilişkiler yeniden gözden geçirilmelidir.
Hükümet bunların hiçbirini yapabilecek ehliyette olmadığı için, atabileceği bir adım kalmamıştır. Attığı her adım sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir.
…
O halde yapılması gereken sorunun kaynağı olan AKP hükümetinin istifa etmesidir. Sorun varsa çözüm de ortaya konmalıdır, aksi halde yapılan felaket tellallığıdır. O halde sorumluluk sahiplerine düşen sorunun yanında, çözümü de ortaya koymaktır. Çözüm bellidir, proje sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosudur. Bunu da cümle âlem bilmektedir. Şunu da belirtmekte