Unutmayalım, deprem de affetmez, tarih de!
İzmir depremini yaşadık, 6,6 şiddetindeki deprem İstanbul'da da hissedildi.
En büyük hasar İzmir merkezli gerçekleşti. Can ve mal kaybı oldu. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bütün ülkemizin başı sağ olsun. Depremden sonra büyük bir cesaret ve özveri örneği gösteren arama kurtarma çalışmalarına katkıda bulunan ekiplere minnettarız. O insanların, kurtulan her can ile yaşadıkları sevinci biz de paylaşıyoruz.
Biz depremi unutsak da deprem bizi unutmuyor ve sürekli kendini hatırlatıyor.
1999 Marmara depremi son dönemde yaşadığımız en büyük depremdi. O tarihten itibaren konu sıcağı sıcağına gündemimize girdi. O günkü yaşananları ve günümüze olan yansımalarını iyi analiz edip ders çıkartmak zorundayız. Aksi halde aynı akıbeti yaşayıp dururuz.
Marmara depreminin bilançosu çok ağırdı. Yaklaşık 20 bin insanımızı kaybetmiştik.
Depremin etkilemediği bir sektör söz konusu değil, ekonomi de doğrudan etkileniyor. Bakınız Marmara depremindeki mali kayıp bugünün rakamları ile tam 200 milyar TL'dir. Bu rakamın detayında çok duygulu hikâyeler de var.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın talimatıyla sağlık ekipleri oluşturmuş, deprem bölgesine intikal etmiştik. Aylarca kurduğumuz çadırlarda kalmış ve hadiseleri sıcağı sıcağına yaşamıştık. Kurduğumuz çadırlarla halk ile depremzedeler arasında köprü oluyorduk. Yurdumuzun dört bir tarafından arkadaşlarımızdan gelen yardımları mağdur olan insanlara ulaştırıyorduk. Oluşan kuyruktaki insanlar arasında bir gün önce mali gücü oldukça yeterli olan kişilerin, bir anda servetlerini kaybettiğine de şahit olduk.
Deprem adeta ekonomik gücü bir anda silip süpürdü. Madem deprem hayatın bir gerçeği o halde ona göre tedbir almak gerekiyor. -Deprem öldürmez bina öldürür- sözünü hepimiz artık biliyoruz.
Yine aynı sorun ile karşı karşıyayız. Yaklaşım yine bilimsel değil. Zemin etüdü yapılmadan yapılan inşaatlar, güvenli olmayan yapıların imar aflarını nasıl izah edeceğiz.
1999 depreminden sonra Özel İletişim Vergisi (ÖİV) hayatımıza girdi. Önce geçici dediler sonra yönetenlerin hoşuna gitti ve kalıcı hale geldi. Aynı zaman diliminde bir de Ulusal deprem konseyi kuruldu, fakat bu hoşlarına gitmedi ve bu kuruluşu lağvettiler.
Mesele açık, ÖİV ile tam tamına 67 milyar TL toplanmış ama deprem için kullanılmamış, Deprem konseyi ise işlerine gelmemiş. Konunun bütün özeti aslında burada yatıyor.
Elbette ki ideal seviyeye bir anda gelinmez ancak yıllar içerisinde depreme karşı eğitim, alt yapı hizmetleri devlet millet ortaklaşa alınan tedbirler ile daha iyi seviyede olabilirdik. Ancak şurası bir gerçek ki, yeni bir Marmara depremi olduğu zaman akıbetimizin daha iyi olabileceğini kim iddia edebilir. Belki arama kurtarma ekipleri daha eğitimli olabilir, ancak onların yapabilecekleri de sınırlıdır.
Beklenen büyük bir İstanbul depremi gerçeği ile karşı karşıyayız. Buna karşı ne tür tedbirler alınıyor. Maalesef hak getire. Yetmedi bir de ‘Kanal İstanbul projesi’ gündemde. Oysa bu projenin depremi tetikleyeceğini ifade eden bilim insanları da var.
İzmir'de yaşanan son deprem ülkemizin afet haritasını ve alınmayan tedbirleri yeniden gözümüzün önüne getirdi.
Unutmayalım deprem de affetmez tarih de…