Varank’ın twetlerine ayna tutmaya var mısınız?
Toplumumuzda doğru bilgilendirme, sorumluluk ve birlik vurgusu her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Bu konu, özellikle sosyal medya gibi platformlarda hızla yayılan yanlış veya yanıltıcı bilgilerin toplumun birlik ve beraberliğine zarar vermesi endişesinden hareketle önemlidir. Doğru bilgilendirme, toplumun sağlıklı bir şekilde bilinçlenmesi için hayati öneme sahiptir. İnsanların doğru ve güvenilir bilgilere erişim sağlaması, kararlarını doğru bir şekilde vermesini ve toplumsal sorunlara doğru çözümler bulmasını sağlar. Ancak, son yıllarda yanlış bilgilendirme ve yanıltıcı içeriklerin sosyal medya platformlarında yayılması önemli bir sorun haline gelmiştir.
Sayın Mustafa Varank Erdoğan'ın fizik olarak güçlü olduğu algısına yönelik bir paylaşımı kamuoyunda gündem oldu. Bu paylaşıma karşılık Sn. Hüseyin Baş'ın verdiği akıllı paylaşımlardan sonra, bir grup troll destekçi tarafından yapılan saldırılar bir gerçeği gün ışığına çıkarttı. Sayın Mustafa Varank'ın attığı tweetin ardından trollerin hiçbir ölçüyü gözetmeden, saygıyı, sevgiyi, birliği, beraberliği, Türklüğü, İslamiyet'i, edebi ve etik değerleri dikkate almadan yaptıkları paylaşımlar üzücü. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Ancak bu durum, güzel bir görüntü değil. Kimse kimseyi korkutamaz, kimseyi fikrinden alıkoyamaz. Esas olan doğrunun ortaya konmasıdır. Bu troller, mantıksız ifadelerle seviyeyi aşağı çekerek söylemlerine devam ettiler. Bu durum hakikaten üzücü. Sanırım sahipleri gerekli uyarıları yapacaklardır. Aksi halde ülkeyi yöneten iradenin böylesi bel altı atışları fikren iflas ettiklerinin nişanesi olacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı ile ilgili yapılan paylaşımın montaj olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Seçim döneminde de montaj videolardan medet uman bir irade ile karşı karşıyayız. Bir dakikalık bir çekimde bile aydınlık ve karanlık, giyim kuşam, hal hareket gibi unsurlar yakayı ele vermektedir. O halde, niye dürüst davranmıyorsunuz, doğruyu ortaya koymuyorsunuz? Sonradan "bu montajdır" demek zorunda kalıyorsunuz, bunlar hiç de hoş davranışlar değildir. Biyolojik gerçekler vardır. İnsanlar doğar, yaşar ve ölürler. Bunun önüne geçilemez. Her yaş ve biyolojik dönemin kendine göre artıları ve eksileri vardır. Bu nedenle, bunu kabul ederek yola çıkmak önemlidir. Reddetmek biyolojiyle karşı karşıya gelmeye sebep olur. Buna gerek yoktur.
Troll menşeli paylaşımlarda BTP hakkında paylaşımlar, genel başkanlık söylemleri bir hekim gözüyle incelendiğinde bakın ne görülüyor. Psikolojide yansıtma denen bir olay var. Şuur altında veya kendi ruh dünyasında duygular, düşünceler veya arzular, karşısındaki kişiye yansıtılır ve sanki bu duygular karşısındaki insana aitmiş gibi davranılır. Ancak burada dikkat çekmek istediğim nokta, karşılarında bunu yutacak kişiler yok. Okumuş yazmış insanlar var. Vatanına, milletine, devletine, bayrağına ve sancağına bağlı insanlar var.
Troller hadlerini aşarak Haydar Baş hocamızı da dillerine dolamışlar. Bakın Haydar Baş kimdir oradan başlayalım. Haydar Baş kimdir? Prof. Dr. Haydar Baş, Türk milletinin tarih boyunca yetiştirdiği ender isimlerden birisidir. Çalışmaları son derece özgün bir insandır. Söylemleri, eserleri, yaklaşımları, eğitim sistemi, o kadar çok özgün ve orijinal bir insan ki, yıllardan beri birikmiş kronik sorunları çözen lider bir şahsiyet. Akademik bir şahsiyet. Bir devlet adamı. Bir bilim insanı. Bir delikanlı. Bu milletin birlik mayasını atan bir Baştürk, Ehl-i beyt paydasında Türk milletini Alevi’siyle, Sünni’siyle, Caferi’siyle birleştiren şahıstır.
Mesela önümüzdeki günler Gadir-i Hum Bayramı var. Ben şahsen bu kutlu günü ilk defa Haydar Baş hocamızdan duydum. Bugün Ehlibeyt dünya tarafından bilinen bir bayram günü. Veda hutbesinden sonra Gadir bölgesinde sahabe yeniden toplanıyor. Peygamber efendimiz kendisinden sonra Hz. Ali efendimizi kendini halife olarak ilan ediyor. Biz bugünü bilmiyorduk. Sonra Prof. Dr. Haydar Baş Bey bunu gündeme getiriyor. Öyle bir enteresan bir olay ki, 220 Sünni alim eserlerinde Gadir-i Hum konusuna yer vermişler. Dolayısıyla Gadir-i Hum, Hz. Ali'nin imametinin ilan edildiği gündür. Yani doğruya doğru, eğriye eğri kardeşim. Bu sırayı siyaseten değiştirmeye kalkarsan İslam alemine nifak sokarsın. Nitekim bu olmuştur.
İşte günümüze kadar gelen bu nifak, İslam aleminin yumuşak karnı olmuştur. Bu sorunu cesurca ve büyük bir basiretle tespit eden Prof. Dr. Haydar Baş hocamız olmuştur. Demiştir ki, durun arkadaşlar, önce haklıya hakkını teslim edelim. Bu durum sünni kaynaklarda da yer almış, bizzat peygamber efendimiz Hz. Ali efendimizi imam ve halife olarak tayin ettiği gündür o gün. Bunu kabul edeceğiz. Bunu kabul ettikten sonra Ehl-i beyt paydasında Sünni yine Sünni kalsın Alevi yine Alevi kalsın, Caferi yine Caferi kalsın ama her biri Ehl-i beyt sevgisinde ve ehlibeytin yolunda bir ve beraber olsun demiştir. İşte birliğin adresi burasıdır. Bugüne kadar nedir, yok sen alevi ol, yok sen Sünni ol, hayır Caferi olmalısın şeklinde herkes kendi adresine çağırmıştır, böyle bir birlik olmaz, böyle bir şeye gerek de yok. Herkes olduğu yerde dursun demiştir Haydar Baş hocamız, ama herkes Ehl-i beyti sevsin. Çünkü Ehlibeyt-i sevmek aynı zamanda imandır.
Allahu Teâlâ hazretleri, Ehl-i beyti sevmemizi istiyor, o bir farzdır. “De ki: Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum." (Şura Suresi-23) İmam Şafi Ehl-i Beyt'i sevmenin farz olduğuna işaret etmektedir.
Haydar Baş hocamız Gadr-i Hum bayramında Hatay’da konuşma yapmıştır. Biz de oradaydık. O şerefe bizde ulaştık. O salonda Caferi’si, Alevi’si ve Sünni’si herkes vardı. Bundan güzel bir şey olabilir mi? Haydar Baş, birliğin adresidir. Bugün en çok özlediğimiz, en çok aradığımız birlik ve beraberliğin mimarıdır Haydar Baş hocamız.
Ekonomide yaşanan problemler o kadar derinleşmiştir ki emperyalizmin çarklıları arasında insanları öğütülmektedir. Ülkemizde de mevcut tablo budur. Ekonomi yönetimi yapboz tahtası gibi çalışmaktadır. Çözüm adına çok sığ adımlar atılmaktadır. Kısacası daha paranın ne olduğunu bile tanımlayamıyorlar, ekonominin tanımını yapmıyorlar, ticaretin tanımı yapamıyor, temel kuralları ortaya koyamıyorlar 2 dinden de avare bir tablo söz konusu. Bunlar çözemezler. Bunların meseleyi sorunlar çözmek değil, ne peki? koltuktaki oturma sürelerin arttırmaktır. Yani bunların hayali koltuğa yapışıp kalmak. Veya koltuklarını miras olarak bırakmaktır. Dikkat edilirse troll tweetlerde miras olan siyasi liderlikten bahsediliyor. Demek ki bu insanların şuur altında böyle bir beklenti var. Prof. Dr. Haydar baş hocamız kendisinden sonra genel başkan şu olacak şeklinde bir açıklama yapmamıştır. Hüseyin Baş beyin genel başkanlığı Haydar Baş hocamızın genel başkanlığı dönemindeki MYK ve sonra yapılan olağan kongrelerde parti delegelerinin oy birliği ile olmuştur. BTP bu kadar demokratiktir.
Bendeniz 10 yıl boyunca kurucu teşkilat Başkanlığı yapmış genel başkan yardımcılığı yapmış bir insanım. Bir tek gün Haydar Baş Hoca bir ilin başında şu insanı getireceksiniz dememiştir. Parti yeni kurulmuş ve ben teşkilat başkanıyım. Ben bir gün hocamıza şunu sordum, hocam dedim kurucu il başkanlığı görevini kimlere vereceğiz? Yani il başkanı yapacağımız kişi, kadın mı olacak erkek mi, ibadet hayatına dikkat edecek miyiz, mali durumuna dikkat edecek miyiz, eğitim durumuna bakacak mıyız? Hangi özelliği esas alacağız diye sordum. Öyle ya bir parti kurulmuş, teşkilatlanmaya gidiyor. Genel başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey bana ne dedi biliyor musunuz? Evladım dedi, “Vatanın bölünmez bütünlüğü konusunda kararlı olan herkese kurucu il başkanlığı görevi verebilirsiniz” demiştir. Ölçü bu. Vatanın bölünmez bütünlüğü konusunda kararlı olan her bir birey, her bir Türk vatandaşı bizim partimizin il başkanı olabilir demiştir. Soruyorum şimdi, hangi partide bu delikanlılık var bu cesaret var. Son seçimlerde 2023 seçimlerindeki milletvekili olma kriterlerini hepimiz biliyoruz. Milletvekili olmanın piyasasını herkesin malumu. Elbette doğru olanları tenzih ederiz. Vatan böyle mi kurtarılacak. Ülke böyle mi düze çıkacak. Vatandaşa karşı borç böyle mi ödenecek?
Şimdi gene bir mantık ölçüsü vereceğim size. Uzak- yakın dersiniz, kısa- uzun dersiniz, az- çok veya zengin-fakir dersiniz. Bu ayırım neye göre yapılıyor? Burada bir ölçüyü esas alırsınız. Bu ölçeğe göre uzun veya kısa dersiniz. Az veya çok dersiniz? Bu ayrımı yapabilmek için bir ölçüye ihtiyaç vardır. Haydar Baş hoca hayatı ve eserleri ile bir ölçü olmuştur. Dolayısıyla siz çamur atmaya kalkarsanız siz kendi ölçünüzü IQ değerinizi ortaya koyarsınız, sonra da iyot gibi ortaya çıkarsınız. Haydar Baş Hoca, dünyaya mal olmuş marka değeri olan bir şahsiyettir.
Onun ekonomi modeli BRICS devletlerinde uygulanıyor, Rusya'da uygulanıyor, Çin'de uygulanıyor. Ülkemizdeki son seçimlerde MEM’den çalıntı yaptılar. Bakın bugün bir arkadaşım bana diyor ki Amerika diyor ne kadar batırırsa batırsın ne kadar cari açık verirse versin batmaz diyor. Ne olur peki? Dedim. Amerika kağıdına mürekkep basar, dolar diye sana pazarlar dedi. Sen, ben, biz çalışırız. Emek ve üretimimizi Amerika sömürür ve ayakta kalır dedi. Dedim günaydın. Ya bunu 2005 yılında I. Uluslararası Milli Ekonomi Kongresinde dünyaya ilk defa Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız deklare etti. Aradan geçen şu kadar yıldan sonra mı akılları başlarına gelmiş bu insanların dedim.
Kısacası Haydar Baş Hoca ölçünün kendisidir. Haydar Baş hocanın hayatı kameranın önünde geçti, onun saklısı gizlisi hiç olmadı. Hesap verilebilir bir hayat yaşadı. Tertemiz geldi ve tertemiz hakka yürüdü. Geride o kadar çok miras bıraktı ki, sahip çıkabilene aşk olsun.
Tam da burada Hüseyin Baş Bey’e değinelim.
Hayatını ülkemize, milletimize, devletimize ve hayallerine adayan bir lider. İdeallerini esas kabul etmiş bir insan, hayalleri için yaşayan bir insan. Haydar Baş hocanın yetiştirdiği milyonlarla birlikte hep beraber bu millete hizmet etmeyi esas almıştır. Dolayısıyla hocamızla ilgili her konuda kendisinde bir görev ve sorumluluk bilinci görüyoruz. Hocamızın yolunu takip eden, hocamızın ektiği tohumları büyütmeyi şiar edinen, aldığı emanet bayrağı göndere dikmeyi kendisine hedef olarak alan bir lider. Bundan güzel bir şey olabilir mi? Haydar Baş sevenler, için, milletimizi, devletimizi sevenler için Hüseyin Baş'ın duruşu ne kadar güzel bir duruş.
Son söz ülkemizde kartlar yeniden karılıyor.