Vatan Sağ olsun

Vatan Sağ olsun

Vatan Sağ olsun

Türkiye, bugün çok kritik bir süreçten geçiyor. Memur ve emekli maaşları üzerine yaşanan tartışmalar bunun sadece görünen yüzüdür. Aslında ortada bir ücret meselesinden öte, milletin varlık ve bekasını ilgilendiren bir milli güvenlik sorunu vardır. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın, sosyal medyada yaptığı “Vatan sağolsun” paylaşımı, tam da milletin hislerine tercüman olmuştur. Çünkü bugün verilen maaşlarla, açıklanan asgari ücretle bir ailenin geçinmesi mümkün değildir. Daha acı olan, hükümetin uyguladığı ekonomi politikalarıyla adeta millete bir “ayar” vermeye çalışmasıdır.

TÜRK-İŞ verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 26 bin TL, yoksulluk sınırı ise 86 bin TL’nin üzerindedir. Buna karşılık asgari ücret 22 bin TL seviyesindedir. Yani milyonlarca çalışan, memur ve emekli açlık sınırının altında bir gelirle hayata tutunmaya çalışmaktadır. Bu tablo, vatandaşın yalnızca tüketim kapasitesini değil, hayatta kalma mücadelesini de tehdit eder hale gelmiştir. Çünkü evine ekmek götüremeyen bir insan ne düşünebilir ne de sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebilir.

Ekonomik darboğaz yalnızca mutfakları değil, toplumun sosyal yapısını da çökertmektedir. Bir yanda sürekli tüketime teşvik edilen bir millet, diğer yanda tüketim imkânı elinden alınan bir millet var. Milli kültürü ve değerleri elinden alınan, kimliksizleştirilen, yalnızlaştırılan bir gençlik yetişiyor. Gelecek umudu elinden alınan gençler, yasa dışı yollara yöneliyor. Çeteleşme, uyuşturucu, kumar alışkanlıkları korkutucu boyutlara ulaşmış durumda. Umutsuzluğun pençesine düşen nice genç, intihar yolunu seçiyor. Bu tablo, sadece bir ekonomik kriz değil, toplumsal bir yıkım manzarasıdır. Milletin en değerli hazinesi olan gençliği kaybetmek, aslında geleceğimizi kaybetmektir.

Bugün uygulanan ekonomi politikaları, “küresel reçetelere” mahkûm olmuş, sıcak para ve borçla günü kurtarma üzerine kuruludur. Dışa bağımlı üretim modeli, ithalata dayalı tarım ve sanayi politikaları, ülkenin tüm kaynaklarını tüketmektedir. Bu gidişatla milletin sermayesi, emeği ve geleceği hızla heba edilmektedir.

Bütün bu gerçekler karşısında, Türkiye’nin çıkış yolu bellidir: Milli Ekonomi Modeli. Prof. Dr. Haydar Baş tarafından ortaya konulan bu model hem milli kaynakları harekete geçiren hem de üretim ve tüketimi dengeleyen tek bilimsel çözüm yoludur. Vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı ve öğrenci maaşı uygulamalarıyla milletin refahını tabana yayar. Devletin üretimde etkin olmasını, stratejik sektörlerin millileştirilmesini öngörür. Borç ekonomisine değil, milli kaynaklara dayanır. Sosyal devlet anlayışını gerçek anlamda hayata geçirir. Bugün bu modeli uygulamak artık bir tercih değil, milli güvenlik zorunluluğudur. Çünkü ekonomik bağımsızlığını yitiren millet, hiçbir alanda özgür kalamaz.

Türkiye, tarih boyunca birçok badireyi atlatmıştır. Ancak bugün yaşanan ekonomik darboğaz, milletin birliğini, huzurunu ve geleceğini tehdit eden en büyük risklerden biridir. Unutulmamalıdır ki:

Ekonomisi güçlü olmayan bir devlet, milletini ayakta tutamaz.

Gençliğini kaybeden bir toplum, geleceğini kaybeder.

Milli kimliğinden koparılan bir millet, bağımsızlığını yitirir.

Vakit kaybetmeden Milli Ekonomi Modeli’ni uygulamaya koymak zorundayız. Bu, sadece ekonomik bir mesele değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ve milli güvenliği meselesidir.