Vizesiz seyahat ve geri kabul anlaşması, olta ve yem misali gibidir

Vizesiz seyahat ve geri kabul anlaşması, olta ve yem misali gibidir

Ülkemiz toz duman içerisinde. Gündem oldukça yoğun. Tabiri caizse kimin eli kimin cebinde belli değil. Ekilen ayrık otları veya rant üzerine kurulan ortaklıkların mukadder olan akibetleri devlet içinde çatışma olarak devam ediyor.
Biz isterseniz siyaset perdesini biraz aralayıp Avrupa Birliğine (AB )üyelik adı altında ülkemizden verilen tavizlere şöyle bir bakalım. Üyelik sürecinin ülkemizin lehine olmadığı ortadadır. Devlet ve milletimizin aleyhine olan süreç niçin devam eder dersiniz. Olsa olsa bu şahsi menfaatlerle açıklanabilir.
...
Geçtiğimiz günlerde Rusya’da Putin ile ortak basın açıklaması yapan Erdoğan'ın konuşmalarını kendisi hatırlıyor mu bilmiyorum?
50 yıllık AB ile yaşanan tecrübenin sonucunda Putin'e: Bizi Avrupa Birliği'nden kurtarın! Dememiş miydi?
Aynı Erdoğan şimdi de diyor ki, "AB ye yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz" verilen bunca taviz karşısında AB’ye söz vermiştik. Sözümüzde durduk diyor.
...
Hükümetin Avrupa’nın sırtından aldığı son yüklerden birisi işte bu “geri kabul anlaşması"dır.
"Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni" ve "Geri Kabul Anlaşması"nın birlikte imzalanması, yemin oltayla ilişkisi şeklinde açıklanabilir. Türkiye, geri kabul anlaşması kapsamında Avrupa’nın sırtındaki mülteci yükünü üstlenecek.
Bu uygulamanın Türkiye’ye ne getirip ne götüreceğini görmek isteyenler Kilis’e baksınlar. Suriye’den gelen mültecilerin şehrin millet dokusunu, sosyal, kültürel, ekonomik yapısını nasıl değiştirdiğine şöyle bir baksınlar. Türkiye’nin her tarafına yayılan Arap mültecilere dikkat etsinler. Alt yapısı müsait olmayan, ekonomisi ayakta duramayan, güvenlik sorunu çeken ülkemize, kaldıramayacağı bir kambur eklenmek istenmektedir.
Üstelik Avrupa’nın işine yaramayacak, kendisine yük olacak mültecilere bakmak zorunda kalacak. Aksi halde uluslararası hukuk nezdinde de suçlu duruma düşmüş olacak.
İşte o zaman Türkiye’ye o günün koşullarında uygun görülürse vizesiz seyahat hakkı verilecek. Bu neyi hatırlatıyor dersiniz. Türkiye AB’nin bütün talimatlarını yerine getirmiş olsa bile, açılan bütün fasılları aşmış olsa bile Avrupalıların referandumuna tabi tutulacak. Şayet hazmederlerse birliğe girmiş olacak.
...
Ülkemizin kaybı bununla da kalmayacak.
Mülteci sorunu Avrupa’nın en büyük problemlerinden bir tanesi. Şimdi topu Türkiye’ye atıyorlar. Yetmedi, şayet ülkemize gelen mültecilere gereken şekilde hizmet edilmezde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 2010 yılında aldığı karar gereği: “Avrupa sularına giren yolcular, hiç değilse, Avrupa ülkelerinden birine, iltica etme hakkını kullanmalı, başvuru yapmadan insanlar teknenin kalktığı ülkeye geri gönderilemez!” Bomba, üçüncü ülke olan Türkiye'nin kucağına atılmış olacak.
...
Bu kadar vahim sonuçlar doğuracak olan bir anlaşma bile topluma siyasi bir başarı olarak takdim ediliyor. Hatta bir milat olduğu yazılıp çiziliyor.
Bu, hükümet ve yandaş basın yayın yoluyla, milletin nasıl yanıltıldığının bir göstergesidir. Hükümetin demokrasi uygulamaları, AB’nin ABD’nin talimatlarını milletimize hazmettirmek olmaktadır. Milletimiz seçim sandığındaki kararıyla, AB’nin yükünü sırtına alıp almayacağına karar vereceğini unutmamalıdır.