YANGINA KÖRÜKLE GİTMEK
Ancak sıra Suriye'ye gelindiğinde ABD, sert kayaya çarptı.
Amerika'nın hedefi, “Dünya İmparatorluğu” kurmak. Her geçen gün daha fütursuz davranan ABD'nin durdurulması gerektiğini Rusya, Çin ve İran tespit ettiler. Suriye'nin ABD tarafından işgal edilmesinin önüne geçmek için BM'deki oylamada, Suriye'ye karşı uygulanacak yaptırımlara Rusya ve Çin karşı çıktılar.
ABD, Suriye'yi mutlaka düşürme niyetindedir. Suriye bir bakıma arena olmuş, karşı güçler bu topraklar üzerinde kavgaya tutuşmuştur.
Bu süreçte konuşulan insanlık dramı gibi duygusal sözler, sadece söylemden ibaret. İnsana, insanlığa önem veren zaten yok. Bu ifadeler kamuoyunu aldatmaya yöneliktir. Nitekim halkımızın kafası da karıştırılmıştır. Madem insanlık dramından söz ediliyor; niçin Irak'ta öldürülen milyonlarca masum insanın, namusları kirletilen yüzbinlerce mazlum kadının, sakat, öksüz, yetim bırakılanların hesabı ABD'ye sorulmuyor. üstelik işgal gerekçelerinin hiçbirisi doğru olmadığı halde, işgal tezgahı gün yüzüne çıkmasına rağmen niçin gündem bile edilemiyor. üstüne üstlük Irak gibi koca bir devlet bölük pörçük olmuş, can, mal, namus emniyeti kalmamıştır.
Sonra demokrasi adına, insanlık dramını bitirme adına Mısır'da, Libya'da, Tunus'taki sonuçlar ortadadır. Söz konusu ülkeler huzurlarını, milyar dolarlarını kaybetmiştir. Aynı zamanda Arap Baharı yaşanan ülkeler ciddi manada karışıklık içindedir.
Gelelim Türkiye cephesine.
Gelişmeler ve sonuçları Türkiye açısından daha sancılı olacaktır. Türkiye tarihinde ilk defa haçlının safında yer almış, Müslümana karşı namlu doğrultmuştur. Oynadığı rol çok ama çok tehlikelidir. Ne adına ve kimin adına, hem devleti hem de milleti riske ettiklerini aklıselimle anlamak mümkün değildir. İcra edilen politikalar ile zaten komşularımızla aramız bozuldu. Rusya'nın, İran'ın ve Suriye'nin füzeleri ülkemize çevrilmiş durumdadır. Ayrıca ülkemizin enerji ihtiyacının % 75 ini karşıladığımız Rusya ve İran her an vanaları kapatabilirler. Okyanus ötesine yaranacağız derken asıl alışverişimiz olan ülkelerle ilişkilerimiz bozulmaktadır. Kışın gününde biranda doğalgaz ve petrolden mahrum hale gelebiliriz. Doğal gaz ve petrole bağımlı tesislerimiz devre dışı kalabilir. Bu ekonomik kaybı göğüsleyecek gücümüz de yoktur.
Fransa, NATO'ya izin çıkmayınca Suriye'nin Dostları adı altında Suriye'ye müdahale planları yapmaya başladı. Yandaş yazarlar bu projeye destek vermekte geç kalmadılar. "Ancak müdahale sadece Türkiye tarafından gerçekleştirilmelidir" diye yazanların gerekçelerini öğrenmek ister misiniz? "Genişletilmiş Ortadoğu ve Afrika coğrafyasında, Türkiye'nin rolünü ve tesirini devam ettirebilmesi de ancak bu müdahaleyle mümkündür" diyorlar.
AKP hükümeti, Amerika ile birlikte hareket ediyor. Tarih boyunca görülmüştür ki, Amerika kendi menfaatleri gereği, birlikte hareket ettiği kişi ve devletlere karşı da acımasız davranmaktadır. Aslında Irak'ta yaşanan, Arap Baharı sürecinde yaşananlar bunun canlı şahitleridir. Esas olan Amerika'nın menfaatlerine uygun hareket etmek olmamalıdır. Esas olması gereken milli menfaatlerimize uygun hareket etmemizdir.
Şu unutulmamalıdır ki, Suriye'ye müdahale ile sadece Suriye ile karşı karşıya gelinmeyecek. Aynı zamanda Rusya ile, İran ile, Çin ile ve diğer bölge devletleri ile karşı karşıya gelinecektir.
Bölgemizdeki kaosun, ne bize ne komşularımıza ne de dünyaya zerre kadar faydası yoktur. Yangına körükle gidenlerin bilmesi gereken, çıkacak ateş onları da şürekâlarını da yakacaktır. Bu ateş yalnız dünyada değil ahirette de peşlerini bırakmayacaktır.