Yastık altındaki dövizler, doların ateşini söndürebilir mi?
Dolar karşısında gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde ciddi anlamda düşüşler var.
Bunlar içerisinde maalesef TL en fazla değer kaybeden para birimi oldu.
Bu bir bakıma dünyada yaşanan mali krizin, faturasını gelişmekte olan ülkelerin ödemesi anlamına gelmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin yöneticileri maalesef milletlerini koruyamamakta; zaten yoksulluk içerisinde yaşayan insanların kamburlarının üstüne kambur eklenmektedir.
Peki, bu karanlık dönemden nasıl kurtulmak mümkün olacaktır.
Ülkemiz gelişmekte olan ülkeler liginde bulunuyor. Aslında bizim ülke olarak sahip olduğumuz dinamikler, lider ülke olmamız için yeter de artar bile. Yeter ki, bu ülkenin ve milletin özünde taşıdığı değerleri ortaya çıkartacak projeleriniz olsun. Ülkemiz içinde bulunduğu bunalımlardan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın tespiti olan “Milli ve Dini Bütünlüğümüz” ile kurtulur. Devletimizin içten ve dıştan gelen yıkıcı etkilere karşı korunması için öncelikle “milli” olması gerekir. Devletin ‘milli’ olabilmesi ise, öncelikle bağımsız olması ile mümkündür.
Bugüne kadar kapitalist ekonominin uyguladığı illüzyon (sanal gerçeklik) “kaynaklar sınırlı ihtiyaçlar sınırsız” şeklindedir. Bu yaklaşım bile, mikro plandan makro plana kadar yaşanan kavgaların menşeini izah etmektedir. Oysa Milli Ekonomi Modelinin (MEM) “kaynaklar sınırsız ihtiyaçlar sınırlı” prensibi bu kavgaları daha baştan yok edecektir.
Doların TL karşısındaki değer artışını yastık altındaki dolarları bozdurarak engelleyemezsiniz. Bu yanlış teşhis ve yanlış tedavi anlamına gelir ki, kanser hastasına grip ilacı kullanmak gibidir. Bilerek ya da bilmeyerek yapılan yanlış uygulamalar olsa olsa algı yönetiminin bir parçasıdır.
Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar ancak MEM kapsamında milli paranın devreye girmesi ile engellenebilir. Haydar hocanın ifade ettiği gibi şu an tedavülde olan TL doların tercümesidir. Paranın milli olabilmesi için devletin senyoraj hakkını kullanarak ürettiği emek ve üretime paralel para basması ve piyasanın ihtiyacı olan emisyonu piyasalara sürmesi gerekir. Bu projenin uygulanabilmesi için de bağımsız olmak şarttır.
Üzülerek ifade edelim ki, yanlış teşhis ve yanlış tedavi ile mutlu sona ulaşamazsınız. Eğer bir çözüm projeniz yoksa lütfen iddia sahibi olmayın. Millete ve devlete zarar vermeyin.
Öncelikle sözde değil özde bir “Milli” devlet olmalıyız. Aksi halde varlığımızı bile koruyamaz hale geliriz.