Yeni Anayasa ve İmralı Süreci: Gizli Gündemler
Yeni anayasa tartışmaları, Türkiye'nin geleceği açısından kritik bir süreçtir. Ancak bu tartışmaların getireceği olası sonuçlara baktığımızda, ülkemize çok şey kaybettireceği, buna karşın hiçbir şey kazandırmayacağı aşikardır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, hükümetin ifade ettiği şekilde yeni bir anayasaya ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu anayasa neden gündeme getirildi, bunu anlamak gerekiyor.
Bugün anayasanın değiştirilmemiş neredeyse hiçbir maddesi kalmamış durumda. Peki, bu durumda değiştirilmek istenen maddeler nelerdir? Türkiye'nin egemenliğini, yönetim şeklini, başkentini ve ulusal bütünlüğünü garanti altına alan ve değiştirilmesi dördüncü maddeyle yasaklanmış olan temel maddelerdir. Görünen o ki, bu maddelerin değiştirilmesi için zemin hazırlanmaktadır. Anayasa tartışmaları, son dönemde Milliyetçi Hareket Partisi’nin lideri Bahçeli’nin açıklamalarıyla gündeme gelen adı konulmamış bir açılım süreciyle paralel ilerlemektedir. Türkiye'nin gündemi, adeta başka hiçbir sorunu yokmuş gibi bu sürece teslim edilmiştir.
Bu süreçte Abdullah Öcalan'ın örgüte silah bırakma çağrısı yapması durumunda kendisine birtakım imtiyazlar sağlanacağı ifade edilmektedir. Bu bağlamda, DEM’den bir heyet İmralı’ya gidip görüşmeler gerçekleştirmiş ve ardından siyasi partilerle temaslarda bulunmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, bu süreci "PKK’nın feshedilmesi ve koşulsuz silah bırakması" şartına dayandırdıklarını ifade etmektedir. Ancak diğer taraftan, bu sürecin tamamen kapalı kapılar ardında yürütüldüğünü bilmekteyiz. Süreci yönetenler, halk adına vekâlet eden siyasiler olmasına rağmen, gelişmeler halktan gizlenmektedir. İmralı heyetindeki Sırrı Süreyya Önder’in açıklamaları da sürecin karanlık yüzünü ortaya koymaktadır. Önder, bu süreci bir "fırsat" olarak nitelendirirken, "aksi takdirde 72 tarafın bu işe karışacağını" söylemektedir. Bu ifade, ciddi bir tehdit içermektedir. Kimdir bu 72 taraf? Hangi milletler, devletler ya da örgütler kastedilmektedir? Türkiye Cumhuriyeti devleti, terör karşısında boyun mu eğiyor? Bu sorulara açık bir cevap verilmesi gerekmektedir. Diğer yandan, anayasa değişiklikleriyle ilgili yapılan açıklamalar, bu açılım sürecinin bir anayasa paketiyle bağlantılı olduğunu göstermektedir. Anayasanın değiştirilemez maddelerini değiştirmek adına, halkın iradesine başvurmadan yeter sayıda vekil çoğunluğuna ulaşma çabası görülmektedir. Bu durum, halkın iradesini hiçe sayarak, arkasından dolanma girişimi olarak değerlendirilebilir.
Bu millet terörden çok çekti. Ancak devlet hiçbir zaman terör örgütleri ile pazarlık masasına oturmadı. Yoğun bir algı yönetimi ile milletin şuur altına barışmazsak yeniden terör gelir mesajları iletiliyor. Bizim Kürt kardeşimizle kardeşlik yaşamamıza bir teröristin izin vermesine ihtiyacımız yok diyen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, bu ülkede bir Kürt sorunu hiçbir zaman olmadı, Kürt’ün, Türk’ün yoksulluğu sorun oldu derken bir devlet adamı ve bir lider kumaşıyla konuşmaktadır.
Bu süreç, Türkiye’nin egemenliği ve birliği açısından son derece tehlikelidir. Halkın aydınlatılması, gizli ajandaların ortaya çıkarılması ve devletin bu tehditlere boyun eğmeyeceğini açıkça göstermesi elzemdir. Aksi takdirde, bu süreç sadece anayasal düzeni değil, Türkiye'nin geleceğini de tehlikeye atacaktır.