Yeni Türkiye’nin İstiklal Mücadelesi
Yeni Türkiye’nin istiklal mücadelesi verdiğini söyleyen Erdoğan, kalpak takarak poz verdi.
Düşünmedi ki, at sürücüsünü nasıl tanırsa kalpak da sahibini öyle tanır.
Kalpak Kuvay-ı Milliyenin işaretidir. Kuvayı Milliye milletin bir ve beraber olarak ortaya koyduğu güçtür. Bu güç, ülkemizi işgal eden yedi düvele karşı mücadele vermiştir. Muvaffak da olmuştur.
Özellikle ülkemizin başına kara bulutlar gibi çöken AKP iktidarının icraatleri döneminde ülkemiz adeta işgal edilmiştir.
Ekonomik işgal, kültürel işgal, sosyal işgal gerçekleşmiştir. Askerimizin başına dışarda ve içeride çuval geçirilmiştir. Hukuk siyasallaşmıştır. El birlik devlet içinde paralel yapılanmalar oluşturulmuştur. İnsan hakları sözü bolca kullanılmış, ancak gerçek hak ve hukuk rafa kaldırılmıştır. Dini duygular istismar edilmiş, dinlerarası diyalog ve medeniyetler buluşması hükümet politikası haline getirilmiştir.
İşgale yol açan hükümet icraatleri sayfalar dolusu yazılabilir; bugün eli kolu dili kulağı velhasıl parangalara bağlanmış bir millet ve devlet söz konusudur.
…
Yaşanan bütün bu olumsuzlukların müsebbibi başbakan kalkıp yeniden istiklal mücadelesinden bahsedemez. Ülkemize biçilen kefen bizzat kendi eliyledir.
O halde bahsi geçen istiklal mücadelesi ‘şahsı ve yakın çevresi’ içindir. Uzmanlar, baba-oğul Erdoğan arasında geçen telefon konuşmalarının orijinal olduğunu söylüyor. 17 Aralıktan beri pandoranın kutusu açılmıştır. Eli kolu bağlanan Erdoğan istiklal mücadelesi adı altında kendine yaşam sahası oluşturmaya çalışıyor.
…
Önümüzdeki seçimleri fırsata çevirebiliriz; neden mi?
Topraklarımızda, değerlerimizde gözü olan emperyal güçlere karşı yeniden Kuvayi Milliye hareketi vardır. Bu bağımsızlık mücadelesinin lideri Prof. Dr. Haydar Baş vardır.
Projesi ile kadrosu ile Türkiye’nin her yerindeki adayları ile hak için halkın hizmetine talip olan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kadroları vardır.
…
Geçtiğimiz gün Sayın Haydar Baş Bey ve kadrosu Elazığ’daydı. Anadolu evliyalarının sertacı Ömer Hüdayi baba ziyaret edildi. Sayın hocamızın ziyaretten sonra yaptığı sohbet çok anlamlıydı. “Ömer Hüdayi baba, zaza kürdüdür, halifesi Muhammed baba da, zaza kürdüdür, onun halifesi Mustafa Hayri öğüt hazretleri, seyyiddir ben ise Oğuz Türklerindenim” dediler. “Ben bu zatlar için her şeyimi veririm. Biz Kürt, Arap, Türk, Laz, Çerkez hâsılı bütün halklar bir milletiz ve kardeşiz” dediler. İşte bizi bir arada tutan sır bu kardeşlik anlayışında gizli idi.
Bizi ayrıştırarak sömürenler bölme ve parçalama hesabı yapanlara karşı etnik yapısına bakmadan yeniden kardeş olma dönemi gelmiştir.