Yitiğimizi (Gadir) Bulmanın Sevincini Yaşadık

Yitiğimizi (Gadir) Bulmanın Sevincini Yaşadık

Yeni Mesaj gazetesi tarafından tertiplenen “Gadir-i Hum Bayramı ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt” programına katıldık. Prof. Dr. Haydar Baş beyin öncülüğünde tertiplenen programa, yurt içinden ve yurt dışından yoğun bir katılım vardı.

Şii - alevi ve sünni din ve bilim insanlarının konuşmaları tarihe ışık tuttu. Peygamber efendimizin en büyük bayram diye buyurduğu ‘Gadir-i Hum’ maalesef bugüne kadar sünni dünya tarafından bilinmiyordu.

Bu kutlu günün ne anlama geldiğini öğrenince asırlardan beri neden gizlenmiş olduğunu da anlamış olduk.

Gadir gününde, peygamber efendimiz kendisinden sonra müminlerin veli, vasi ve halifesi olan şahsiyeti ilan etmişti; bu tarihi bir gündü. Üstelik bugün, şii ve sünni kaynaklarda çok yoğun olarak yer almasına rağmen, sünnilik adı altında oluşturulan siyasi akımlarla, ‘Gadir’ insanların gündeminden uzaklaştırılmıştı.

Ne acıdır ki, peygamberimizin rihletinden sonra İmam Ali efendimizin hakları gasp edilmiş ve o günden bu güne kadar Ehl-i Beytin kutlu mensupları ve onların sevdalıları hep mağdur edilmiştir. İslam adı altında oluşturulan dini algılama ile, Ehl-i Beyt efendilerimiz ve onlara gönül verenler güya İslam’ın dışında gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Asırlardan beri sünni ve şii- alevi dünyası arasında çatışmalar gerçekleşmiştir. Oluşturulan kaygan zemini, batılı emperyalist güçler her fırsatta kullanmış ve zeminin daha da kayganlaşması için ne gerekiyorsa yapmışlardır.

İşte böyle bir zaman diliminde yapılan Uluslararası Gadir-i Hum programı Türkiye’de bir ilktir. İlk defa sünni dünyadan Prof. Dr. Haydar Baş, Ehl-i Beytin hayatına, yoluna ve misyonuna sahip çıkarak mesajı sünni - şii - alevi dünyaya ilan etmenin haklı mücadelesini vermektedir.

Birkaç tespitimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir kere Bostancı gösteri merkezini hınca hınç dolduran Ehl-i Beyt sevdalıları salonlara sığmadı. Yüzlerce dede, talibi ile bayrama gelmenin hassasiyeti içerisinde, özel ve güzel kıyafetleri ile teşrif etmişlerdi. Katılımın yoğunluğu ve çeşitliliği Prof. Dr. Haydar Baş beyin toplumun her kesimi tarafından kabul edildiğinin göstergesidir. Türk milletinin birlik mayasının, Ehl-i Beyt etrafında bütünleşmek olduğu bir kez daha görülmüştür. Ülkenin dağılma hatta Türk milletinin müstemleke olma tehlikesi karşısında, birliği Ehl-i Beyt paydası etrafından sağlayan Mustafa Kemal Atatürk gibi Haydar Baş bey de, bugün devlet ve millet olarak dağılma ve parçalanma sürecine girdiğimiz şu günlerde aynı yoldan yürümektedir.

Yurt dışından gelen Seyyid Celal Meaş, Ayetullah Seyid Sadık Şirazi'nin Prof. Dr. Haydar Baş beye gönderdiği hediyeyi getirdi. Bu hediye İmam Hüseyin efendimizin türbesinin abasıydı. Bu hediyenin takdimi sırasında duygusal anlar yaşandı. ‘Hamseyi Ali Abanın’ altındaki İmam Hüseyin’in abası olan bu kutsal emanet, Haydar Baş beye emanet edilmişti. Hediyeyi kabul eden sayın Baş'ın milletine olan sevdasını bu esnada bir kez daha görmüş olduk. Sayın Baş, İmam Hüseyin efendimizin abasının altında bütün Türk milletinin toplanmasını niyaz etti. İşte bu sözün bittiği yerdi. Millet olarak aradığımız iksir de buydu. Herkesin can, mal, namus, din ve vicdan hürriyeti içerisinde bir ve beraber olması.

Kim bu abanın altında olmak istemez ki, işte aranan birliğin adresi de belli olmuştu. Artık Ehl-i Beyt ve Yezidi'lerin birbirinden tefrik edilmesi de kolay olacaktı.

Tarihi geçmişten günümüze yaşanan sorunları tespit etmek çözüme de kapı açacaktır. Evet, öyle de oluyor. Gadir-i Hum kutlamasında, bayramın mutluluğu coşkusu doya doya yaşandı. Öyle bir bayram ki, İmam Ali efendimize biatın tazelendiği, onu veli ve imam olarak kabul etmenin huzurunun yaşandığı bir bayramdı.

Salonda samimiyet vardı. Aleviler ülkemizde bugüne kadar hep istismar edildiler. Siyasi destekleri alınan, ama siyasi hakları verilmeyen bir kesimdi, aleviler. Üstelik bu mazlum insanlar, alevi olduklarını bile açıktan ifade edemiyorlardı. Uydu bağlantısı ile salona Hacıbektaş’tan bağlanan alevi- bektaşi postnişini Arife ananın sözlerine iyi kulak vermek gerek. Seksen yaşını aşmış olan bu anamız, ‘biz bugüne kadar alevi olduğumuzu açıktan söyleyemezdik’ dedi. Üstelik aleviler üzerinden siyasi ikbal elde edenler hükümet ve muhalefet olmalarına rağmen, aleviler kendi kimliklerini bile açıklayamıyorlardı. ‘Haydar Baş hocamız, Ehl-i Beyte ve Aleviliğe sahip çıktıktan sonra, alevi olduğumuzu söylemeye başladık’ dedi. İşte bu esaret zinciri de Prof. Dr. Haydar Baş tarafından kırılmış oldu.

Tespitleri arttırmamız mümkün, ancak şu özet cümleyle bitirelim.

Tarih yeniden yazılıyor, karar sizin tarihe tanıklık da yapabilirsiniz, beraber tarih de yazabilirsiniz. Gelin hep beraber Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin yanında bu büyük kervana katılalım.