Yoksulluk, daha nereye kadar?
Toplumun bütün kesimlerinden yoksulluk ile ilgili sinyaller tavan yapmaya başladı. Fakir insanlar, günlük temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar; tamamen veya kısmi olarak yeterli gelirden yoksunlar. Hele İhtirasların beslendiği ortamlarda, sorun daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Peki, yoksulluk ne zamana kadar sürecek. Elbette problemi çözmesi gereken, bu memleketi yönetenlerdir.
Bu güne kadar çözüm adına yapılanlara baktığımızda, bir arpa boyu yol alınmadığı görünüyor. Aynı zamanda sistemin çürümüş ve kokuşmuş olduğunu görüyoruz. Uygulanan serbest piyasa ekonomisi ile kim gelirse gelsin sonuç değişmeyecektir. Balık baştan kokmuştur ve insanlarımıza zulüm söz konusudur.
Artık dünyada küresel yoksulluk söz konusudur. Bu da göçlere, hastalığa ve teröre yol açmaktadır. Artık fasit daire oluşmuştur. Vahşi kapitalizm sürekli küresel yoksulluğu körüklemektedir.
Pandemi döneminde işler iyice kötüye gitti. Yürüme mesafesinde bile dolaşsanız esnafın durumu size ekonominin gerçek yüzünü gösterecektir. Dolayısıyla yoksulluk oldukça yüksek oranlara çıkmış durumdadır.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş beyin “yoksulluk siyasiler tarafından özellikle mi isteniyor” sorusuna verdiği cevap manidardı. Böyle bir isteğin siyasiler tarafından istendiğinin kabul edilemeyeceğini ancak küresel güçler tarafından istendiğinin altını çizdi. Siyasiler hadi diyelim yoksulluğu bilinçli olarak istemiyor. Ancak siyasilerin görevi yoksulluğu ortadan kaldıracak, siyaseti uygulamasıdır.
Rakamlar siyasilerin karnesi hükmündedir. Dünya Bankası'nın Türkiye Ekonomik İzleme raporuna göre mutlak yoksul sayısı 2018'de Türkiye'de 6 milyon 939 bin idi. Bu rakamın 2019'da 8 milyon 420 bine, 2020'de ise 10 milyon 171 bine yükseldiği belirtiliyor.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdan, Atamız Oğuz Kağan'ın “fakirlik suç sayılacak” sözlerini sık sık duyardık. Haydar hocamız bunun nasılının kitabını yazdı. Milli Ekonomi Modeli (MEM) bunun çözüm yoludur.
Tüketim endeksli bir yapıya sahiptir. Gelir dağılımında denge vardır, sürekli büyüme yakalanmıştır ve tam istihdam sağlanmıştır. MEM’in uygulanması ile toplumdaki yoksulluk artık suç olacaktır.
Üzülerek ifade edelim ki, belli yaş grubunun üstü insanımız gerek bağlantılarından gerekse ümitsizlikten kaynaklanan sebeplerle ‘sürünmeyi’ tercih etmektedir. Ancak gençlik farklıdır. Teknolojinin geldiği seviye sosyal medya yoluyla oluşan farkındalık, internetin hızı, gençlerin olaylar karşısındaki davranışını etkilemiştir. Sonuç odaklı davranıyor, gençler. Aynı gençlerin siyasi tercihleri de değişti. Artık babalarının partilerini değil, sorunlarına çözüm getirecek siyaseti tercih ediyorlar.
Genç siyasetçi Av. Hüseyin Baş beyi dinlerken, içimdeki genç olarak dinliyorum. Ona olan sevgi ve güvenin artış trendi ümitlerimizi yeşertiyor.
Gözün aydın Türkiye.