Zifiri karanlığın olduğu an, şafak vaktine en yakın olan andır
Prof. Dr. Haydar Baş beyle buluşma toplantılarının bir yenisine daha şahit
olduk. Bu defa bir otelin büyük bir salonunda U masa düzeni kurulmuştu. Yönetici,
sanatçı, sivil toplum örgütü, sanayici, iş adamı, esnaf ve sair meslek
gruplarından Haydar Baş hayranları katılmışlardı.
Her zaman olduğu gibi diğer siyasi partilerde görmediğimiz şekilde önce BTP
genel başkan yardımcıları selamlama konuşmaları ardından genel başkan Sn.
Haydar Baş bey konuşmalarını yaptılar. Her konuşmanın ardından konuklara
mikrofon uzatıldı. Sorular soruldu ve cevaplar verildi. Burada önemli bir
detayı atlamamak gerekiyor. Bazı konukların sorularının cevabını, diğer
konuklar verdiler. Sosyal medya adeta bir mektep olmuş birçok insanın
bilinçlenmesine vesile olmuştu.
Yine bazı konuklar serzenişte bulundular, kimden mi? Milletten. Sitemleri
kelimelerine, seslerine yansımıştı, hatta bir davetli, milletimiz bu gaflet
uykusundan bir an önce uyansın diye ağlıyorum, dua ediyorum şeklinde konuştu.
Konuşan iş insanları ise piyasalarda yaprak kımıldamıyor, tarım ve
hayvancılık bitti şeklinde karanlık tabloyu tarif ettiler.
…
Prof. Dr. Haydar Baş beyin olduğu her ortamda sevgi, saygı ve samimiyet
hakimdir; ciddi bir heyecan atmosferi vardır. Bu buluşmada da bunu yaşadık.
Bunu birçok kişi de dile getirdi. Bu neden önemli? Türk siyasetinin tepesinde
yaşananları hepimiz takip ediyoruz. Muhalefetten bir zat saraya gitti mi
gitmedi mi, partileri dizayn etme çalışması mı var, ana muhalefete mi komplo
kuruluyor, yok saraya mı komplo kuruluyor soruları gırla gidiyor.
Söz konusu hep koltuk, kimse ülkemizin içine düştüğü vaziyetten nasıl
kurtulacağız bunun projesi konuşulmuyor. Aslında herkes eteğinde ki taşları
döküyor, küp içindekini dışarıya sızdırıyor. Yapılanlar kumpas kurmak, çözüm
projesi olmayanlar bir diğerinin minderde olmasını istemiyorlar. Bu arada Prof.
Dr. Haydar Baş beye de komplo kuruluyor. Alacaklı olduğu halde alacaklarını
alamıyor hem de ödenmeyen senetleri mahkeme konusu oluyor, ilk etapta savcılık
bunu dava konusu bile etmiyor. Ardından bir el dokunuyor ve ticari bir konu
ağır ceza mahkemesi konusu oluyor. Neticede
ucu siyasetten mene kadar gidebilecek sonuç çıkıyor. Dünyanın hiçbir yerinde
olmayan kirli oyunlar oynanıyor. Ancak hukuk henüz ülkemizde bitmedi.
İnanıyoruz ki Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinde mutlaka adalet
galip gelecektir.
…
Ülke olarak son derece zengin imkânlara sahibiz. Yer altı yer üstü
zenginliklerimiz, insan kaynağımız harika. Ancak bütün bu sermaye bir şekilde
bozguna uğrayabiliyor. Evet, ülkemizin zifiri karanlık içinde olduğu bir
gerçektir. Bunun ana sorumlularından birisi Atatürk'ten sonra gelen
siyasilerdir. Ülkenin menfaatlerinden ziyade şahsi çıkarların ön plana çıkması
mevcut tabloyu hazırlayan ana sebeplerden.
Bütün bu yaşananları yıllardan beri sayın Haydar Baş hocamız zaten haber
veriyor. Sadece haber vermiyor çözümlerini de ortaya koyuyor. Mesela "Milli
Para" nın tanımını ilk defa sn. Haydar Baş bey yapmıştır. Hatta Milli Para
tanımını yaptıktan sonra ABD'nin dolar üzerinden kurduğu dünya hakimiyetini
bitirdiğini ta 2005 yılında deklare etmiştir.
Başta BRICS devletleri olmak üzere birçok devlet milli para ile dış ticaret
yapmaya başlamıştır. Ülkemiz siyasileri çözüm merkezli değil de ego merkezli
kendi koltukları merkezli hadiseleri izledikleri için sonuç alamıyorlar. Bu
durum fili anlamak ve anlatmak örneği ile anlatılabilir. Bir kör insana fili
tarif etmesi söylenir. Eli ile dokunduğu organı ile fili tarif etmeye çalışır.
Fil hortum gibidir, fil kırbaç gibidir şeklinde ifade ediyor. Doğru hepsi
fildendir ama fil değildir. Sn. cumhurbaşkanı partisinin genişletilmiş il
başkanları toplantısında yerli ve milli para dönemine dönüyoruz diyor. Bu
yaklaşım da filin bir organını açıklar gibidir. Oysa milli parayı anlamak için,
sn. Haydar Baş beye ait olan Milli Ekonomi Modeli’ni bilmek gerekir. Bir
cerrahi kitabı okuyup ameliyat yapamazsınız ancak onun uzmanı bu operasyonu
yapabilir. Milli parayı da sn. Haydar Baş olmadan tam anlamıyla
uygulayamazsınız. Sn. Tayyip Erdoğan'ın bu açıklamasını Haydar Baş dönemi
başladı olarak okumak en doğru okuma olacaktır. Öyle ya, zifiri karanlığın
olduğu an şafak vaktine en yakın olan andır.